Mert Can DUMAN'ın 14 Şubat 2024 tarihli yazısı: Oyuncu Değişikliği

21. yüzyılın başlarının ekonomik mucizesi Çin’de gözlemlenen duraklama emareleri hem Çin ekonomisinde hem de küresel ekonomide endişelerin de artmasını beraberinde getiriyor. Çin’in ekonomik büyümesindeki yavaşlama, iç talepteki zayıflık, fiyatların artış eğilimine bir türlü girememesi, borçluluk ve özellikle ABD ile girdiği ticaret dalaşlarının ticaret savaşlarına dönüştüğü süreç, Çin’in ekonomik dinamiklerini etkilemişe benziyor. Eh, doğal olarak da dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde yaşanan bu sendelemeler küresel ekonominin de doğrudan etkilenmesine sebep oluyor.

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Hekim, sosyal medya paylaşımında Çin’in özellikle deflasyon ile uğraşının altını çizerek reel sektörün yanında yatırımcı tarafında da işlerin pek yolunda gitmediğini, harcamaların azaldığını, Çin Varlık Fonu’nun havadaki bulutları dağıtmak için harekete geçtiğini ve bütün bu gelişmelerin, Çin’in yeni yıl dönüşünde yakından inceleneceğini belirtiyor ve ekliyor; geçmişte ABD için söylenegelen bir söz artık Çin için geçerli: Çin hapşırırsa, dünya nezle olur.

Çin’in ekonomik duraksamayla karşılaştığı bu dönemde yakınlardan yükselen bir güç ise bize tüm kararlılığıyla selam veriyor: Hindistan. Son yıllardaki istikrarlı ve yüksek büyüme performansıyla dikkat çeken Hindistan; demografik yapısı, iç pazarın büyüklüğü ve artan tüketici talebi ile birlikte çekici bir yatırım ve ticaret noktası hâline gelmiş durumda. Hindistan hükûmetinin sürdürdüğü altyapı yatırımları ve reform girişimleri, ekonominin çekiciliğini güçlendirirken büyüme performansı, iç dinamiklerin güçlenmesiyle birlikte daha da gelişim gösteriyor. Uluslararası Enerji Ajansı, 2030 yılı itibarıyla Hindistan’ın petrol tüketiminin günlük 6,6 milyon varil ile dünya birinciliği konumuna yükseleceğini ifade ederken enerjide yenilenebilir dönüşümü de ihmal etmeyen Hindistan’da özellikle güneş enerjisi kaynaklı yatırımların artması da ülkenin bu alanda da sürükleyici bir rol üstlendiğinin bir göstergesi.

Önümüzdeki dönemde küresel ekonominin lokomotifi rolünde bir oyuncu değişikliği görmemiz mümkün. Çin’in içinde bulunduğu ekonomik durum ve Hindistan’ın yükselişi, bu oyuncu değişikliğinin esasını oluşturabilir. Hiç şüphe yok ki küresel konjonktürde bu denli yapısal değişimler sadece tarafların değil, küresel ekonomide ve uluslararası ilişkilerde tüm aktörlerin stratejilerini gözden geçirmesi gereğini beraberinde getirecektir. Öyle ki yine bu satırlarda siz değerli okuyucularımızla birlikte değerlendirdiğimiz üzere Hindistan’ın özellikle Afrika kıtasındaki sözcülüğü ve “yükselen güneyin sesi” olma rolünü üstlenmesi, küresel ekonomide olduğu kadar siyasette de değişim rüzgârlarının esmeye başladığını gösteriyor.

Her değişim ve dönüşüm, fırsatları ve riskleri beraberinde getirir. Küresel kamuoyunun rüzgârı yüzümüze vurmaya başlayan bu değişim ve dönüşüme nasıl ayak uyduracağı ise önümüzdeki dönemde değerlendireceğimiz gündem maddelerinin başında geliyor. Çin’in yeni yıl dönüşüyle birlikte takipte olacağımız gelişmeler aslında önümüzde bizi bekleyen değişim ve dönüşüm sürecinin etkilerinin de daha net bir şekilde ortaya çıkmasına vesile olacak.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğiyle.