Mert Can DUMAN'ın 13 Mart 2024 tarihli yazısı: Gerçekler Gözlemlere Karşı

Uluslararası Para Fonu (IMF), bu haftanın başında 2023 yılına ilişkin hazırlanan Dünya Mutluluk Raporu sonuçlarını açıkladı. Başta kişi başına düşen gelir olmak üzere farklı değişkenler itibarıyla ülkelerdeki mutluluk düzeylerini bir endeks olarak ölçen çalışmanın çarpıcı sonucu, parayla saadetin olduğu ancak yeterli olmadığı yönünde. Öyle ki dünyanın en mutlu ülkelerine baktığımızda bu ülkelerin aynı zamanda kişi başına gelirde üst sıralarda yer alan ülkeler olduğunu görüyoruz. Tabii ki mutluluk düzeyleri en yüksek ülkeler sıralamasına aradan giren ve bu ülkeler kadar yüksek geliri olmayanlar da var. İşte tam bu noktada da diğer değişkenlerin konuşma sırası geliyor. Gelin, raporun ayrıntılarına hep birlikte göz atalım.

IMF, rapor ile birlikte biz araştırmacıların daha derinlemesine değerlendirme yapabilmesini olanaklı kılabilmek için çalışmada kullanılan veri setini de paylaşmış. IMF’nin derlediği verilere göre yaptığımız kestirimlerde gelir ile mutluluk arasındaki ilişkinin pozitif yönlü olduğunu görüyoruz. Kişi başına düşen gelirdeki her %1’lik artış, ülkelerin mutluluk düzeyini ölçen endekste 0,76’lık bir artışı beraberinde getiriyor ve söz konusu artışın da istatistiksel olarak anlamlı olduğunu ifade etmekte fayda var. Bu ilişkiyi ortaya koyan regresyonun açıklama gücünü ifade eden değişken %62 düzeyinde. Yani ekonometri bize diyor ki ‘Sen elindeki verilerle açıklamaya çalıştığın ilişkinin yalnızca %62’sini açıklayabiliyorsun.’ Kalan %38’i ne yapacağız? İşte onun için de diğer değişkenleri devreye sokmamız lazım. IMF, burada da imdadımıza yetişiyor ve temiz bir veri setiyle Dünya Mutluluk Raporu’nda kullanılan diğer değişkenleri de bize veriyor.

Ülkelerin 2002-2005 yılları arasındaki mutluluk düzeyleri ve gelir seviyelerinin yanında sosyal destek, doğuşta beklenen yaşam süresi, hayatta seçimler yapma özgürlüğü, hayat kalitesi ile ülkelerdeki yolsuzluk görünümü gibi farklı değişkenler ile ülkelerin mutluluk düzeyleri farklılık gösteriyor. Doğuşta beklenen yaşam süresinin yüksek olduğu ülkelerde mutluluk düzeyinin de yüksek olduğunu görüyoruz. Bu durum, söz konusu ülkelerdeki yaşamın daha sağlıklı olduğunun ve bunun da bireylerde tatmini beraberinde getirdiğinin bir göstergesi. Ancak yaşam süresi göstergesi mutluluk üzerinde gelir kadar etkili değil. Kestirimimize seçim yapma özgürlüğünü eklediğimizde gelir ile birlikte özgürlük değişkeni de istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde mutluluk üzerinde etkili oluyor.

Ülkelerdeki yolsuzluk düzeyi arttıkça beklediğimiz gibi mutluluk düzeyinde de azalış söz konusu. Yolsuzluk düzeyini ölçen endeksteki her bir birimlik artış ülkelerin mutluluk endeksini 1,1 birim aşağıya çekiyor ve yolsuzluk değişkeninin de mutluluk düzeyi üzerindeki etkisinin istatistiki olarak anlamlı olduğunu söylemekte fayda var. Sosyal yardımların da bireylerin mutluluğu üzerinde pozitif bir etkisi var. Ancak bu noktada, sosyal yardımlar ile sürdürülebilir bir mutluluk sağlanması konusunu farklı bir tartışmanın konusu olarak belirleyelim. Son olarak bütün bu ekonometrik analizlerimizin gücünü ölçmek adına yaptığımız kontrol kestiriminde, yukarıda bahsi geçen tüm değişkenlerin istatistiksel olarak anlamlı olduğunu görüyoruz ve hâlâ parayla saadet oluyor!

Ülkemiz, IMF’nin yaptığı Dünya Mutluluk Raporu araştırmasına göre 137 ülke arasında 106. sırada, Namibya ile Gana arasında bir yerde kendine yer bulabildi. Listede üstümüzde yer alan ülkeler arasında türlü siyasi ve sosyoekonomik sorunlarla mücadele etmek zorunda kalan İran, Irak, Gine, Laos, Venezuela, Rusya, Ukrayna gibi ülkelerin olması hayli üzücü.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yaptığı Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nda ülkemizde mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2023’te 3 puan artarak %52,7’ye yükselmişti. Ancak sokağa çıktığımızda karşılaştığımız asık yüzler, hangi araştırmanın daha geçerli olduğuna ilişkin bir izlenim veriyor gibi. TÜİK’in araştırması ile haftaya mutluluk konusuna devam edeceğiz.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğiyle...