Mert CAN DUMAN'ın 6 Mart 2024 tarihli yazısı: Sosyal Yaşam Maliyetlenmeye Devam Ediyor

Siz değerli okuyucularımızla geçtiğimiz haftalarda bu satırlarda buluştuğumuzda fiyatların belirsiz yolculuğundan bahsetmiş, enflasyonun ateşinin bir türlü düşmemesinin gelir dağılımında dikkat çeken bozulmaları beraberinde getirdiğini, özellikle tüketim kompozisyonunda yaklaşık üçte bir paya sahip gıda harcama grubundaki artışın enflasyonu yukarı çektiğini ve sosyal hayatın maliyetinin bir göstergesi olarak kabul edeceğimiz lokanta ve oteller harcama grubundaki artış oranlarının rasyonel olmadığını ifade etmiştik. Aradan bir ay geçti; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Şubat ayı enflasyon verilerini yayımladı ve görüyoruz ki yukarıda bahsini geçirdiğimiz sorunlarımız devam ediyor.

TÜİK’in verilerine göre Şubat ayında tüketici fiyatları bir önceki aya göre %4,53 artarken yıllık artış oranı %67,07 oldu. Yıllık enflasyonun yönünü yukarıya doğru sürdürmesinin yanında can sıkıcı bir başka husus ise Şubat ayındaki artışın, 2003’ten beri Şubat ayları itibarıyla görülen en yüksek ikinci artış oranı olması. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının işi, Şubat ayı verileri sonrasında biraz daha zorlaşmışa benziyor.

Harcama gruplarının 2024 yılında ortalama bir hanehalkının tüketim sepetindeki ağırlıklarını gösteren verilere göre gıda ve alkolsüz içecekler her 100 liralık tüketim harcamasının 24,98 lirasını oluşturuyor. Harcama deseninde en yüksek paya sahip grubun fiyatlarında aylık %8,25’e varan artış normal olarak enflasyonu yukarı çekerek kendisiyle mücadelesini giderek daha zor bir hâle getiriyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan büyüme verileri tarım sektörünün daraldığına işaret etti. Hâl böyleyken gıda enflasyonuyla mücadele de tabii ki giderek zorlaşıyor. Tarım teknolojilerine yatırım yapılması, tarımda verimliliğin artırılmasına yönelik teknolojik çözümler, üretici teşviklerinin ve desteklerinin sektörü büyütecek şekilde etkinleştirilmesi, bu noktada öne sürülebilecek politika önerileri arasında. Tam bu noktada bir değerlendirme daha yapalım: Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin tabanında yer alan ve tüketim sepeti içerisindeki %56,6’yı oluşturan beslenme-barınma-ulaştırma ihtiyaçlarının giderilmesi için gereken mal ve hizmetlerin fiyat artışları %67,1’lik yıllık enflasyon oranının 38,1 puanını oluşturdu.

En son 2023 yılının Haziran ayında küçük bir düşüş gösteren lokanta ve oteller harcama grubundaki fiyatlar, takip eden dönemde artış seyrini sürdürüyor. Şubat ayında %94,8’e ulaşan yıllık artış oranı, salgından bu yana gördüğü en yüksek artış oranına da ulaşmış oldu. Gelin biraz yakın geçmişe gidelim. Salgın hepimizi sarsmış ama hemen sonrasında normalleşme adımlarıyla birlikte sosyal yaşam yeniden canlanmaya başlamış, takvimler 2022 yılının Ağustos ayını gösteriyor. O tarihte dışarıda bir yerlerde arkadaşlarınızla keyifle vakit geçirip de sonrasında masanıza gelen adisyonun üzerinde yazan değer 100 TL iken bugün aynı menüyü talep edip de ödemek zorunda olduğunuz değer 255 TL’ye yükselmiş durumda. Dolayısıyla sosyal yaşamın maliyeti, durdurulamaz yükselişini maalesef sürdürüyor.

Lokantalarda yemek yemenin, otellerde konaklamanın bir lüks olmaktan çıktığı ve ortalama bir hanehalkının da karşılayabileceği seviyelere geri dönmesini umutla ve özlemle bekliyoruz. Aksi hâlde ekonomi için bir kansere benzettiğimiz enflasyonun sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojik olumsuzluklarını da değerlendirmeye başlayacağız gibi.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğiyle...