Mert Can DUMAN'ın 20 Mart 2024 tarihli yazısı: Küresel Ticaretin Zorlu Dönemi

Küresel büyümenin destekleyicisi uluslararası ticaret, son dönemlerde bir dizi zorlukla eş zamanlı olarak karşı karşıya kalmış durumda. Jeopolitik gerginlikler, iklim krizi, artan korumacılık politikaları ve etkili liderlik eksikliği gibi faktörler, uluslararası ticaretin sağlıklı işleyişini tehdit ediyor. Bu zorluklar, küresel ekonominin önemli bir parçası olan ticaretin dengesini alt üst ederken çözüme ulaşma noktasındaki umutsuzluk ise endişeleri iyice körüklüyor.

Küresel ticaretin karşı karşıya kaldığı zorluklardan birincisi, son dönemde artan jeopolitik gerginliklerin ticaret üzerindeki etkisi. Yemenli Husilerin Süveyş Kanalı’nda ticari gemilere yönelik saldırıları, buradan yapılan seferlerde keskin bir azalmaya neden olmuştur. Bu saldırılar, bölgede güvenlik endişelerini artırmış ve ticari gemilerin rotalarını değiştirmesine sebebiyet vermiştir. Öyle ki uluslararası şirketler, birkaç kat uzunlukta bir rota olan Ümit Burnu’nun etrafını dolaşmayı yeğler oldu. Sadece Aralık ayında Kızıldeniz yerine Ümit Burnu’ndan geçen gemilerin deniz trafiğinde yıllık bazda %67’lik artış görüldü. Süveyş Kanalı’nda yaşanan gerginlikler, küresel ekonominin parasal kayıp ve zaman maliyeti ile karşı karşıya kalmasına sebep oluyor.

İkinci olarak giderek daha çetin bir hâl almaya başlayan iklim krizi, uluslararası ticareti doğrudan etkilemektedir. Dünyanın birçok yerinde yaşanan kuraklığa bağlı olarak Panama Kanalı'nda su seviyesinin düşmesine ve günlük geçiş sayısının azalmasına neden oldu. Bunun bir sonucu olarak Süvevş Kanalı İdaresi Başkanı, kanaldan elde ettikleri gelirin aylık 804 milyon dolardan 428 milyon dolara kadar gerilediğini ifade etti. İlk kez Süveyş ve Panama kanallarının aynı anda kesintiye uğraması, küresel şirketlerin ticaret rotaları belirleme konusunda belirsizliğe düşmesine ve bütün bunların sonucu olarak küresel ticaret hacminin %18'ini gerçekleştiren bölgenin kesintiye uğramasıyla küresel ticaretin darbe almasına sebep oldu.

Üçüncü zorluk, giderek artan korumacılık politikalarıdır. Uluslararası ilişkilerdeki kırılganlık ve belirsizlikler, ülkeleri uluslararası ticaret konusunda daha korumacı olmaya yönlendiriyor. Bununla birlikte Kasım ayında gerçekleşecek ABD Başkanlık Seçimleri’nde Trump ihtimalinin güçlendiği her gün akıllarda, yakın geçmişte ABD ve Çin arasındaki ticaret dalaşlarının ve artan korumacılık politikalarının yeniden yaşanabileceği ihtimalini doğuruyor. Bu durum, hiç şüphe yok ki ticaretin serbestleşmesi ve adil rekabetin sağlanması için önemli bir engel teşkil ediyor.

Dördüncü ve –şimdilik- son zorluk da küresel ticaretin henüz politikaların tasarlanması aşamasında belirsizlikler ve kırılganlıklar ile karşı karşıya kalıyor oluşu. Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen Dünya Ticaret Örgütünün en önemli organı olan Bakanlar Konferansı’nda, uluslararası ticareti yakından ilgilendiren konularda ülkelerin kendi çıkarlarını gözeterek mutabakata varamaması, küresel ticaretin karşı karşıya kaldığı sorunların çözümünde umutsuzluğun hâkim olması, önümüzdeki dönemde uluslararası ticaretin adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir yapıda gerçekleşmesine de engel teşkil ediyor.

Bütün bu zorluklar göz önüne alındığında uluslararası ticaretin yeniden küresel büyümenin oksijeni olabilmesi için ulusal ve uluslararası düzeyde gerekli çalışmaların yapılması gerekiyor. Ticaretin serbestleşmesi, korumacılık politikalarının azaltılması ve etkili liderlik gösterilmesi, küresel ekonominin sağlıklı bir şekilde büyümesini sağlayacaktır. Ancak bu, diğer birçok alanda olduğu gibi ilgili tüm paydaşların iş birliği yapması ve ortak çabasıyla mümkün olabilir. Lakin o çok özlediğimiz uluslararası iş birliği ve mutabakat ortamı şimdilik uzaklarda görünüyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğiyle...