Mert Can DUMAN'ın 21 Şubat 2024 tarihli yazısı: Belirsizliğin Gölgesinde Enflasyonla Mücadele

Dünyada son zamanlarda yaşanan her türlü arızanın sorumluluğu Kovid-19 salgınına yükleniyor olsa da ekonomik bağlamda yaşanan bir dolu gelişmenin gerçekten de en güncel sorumlusu olan salgın ile birlikte küresel tedarik zinciri ezberinin bozulması ve tüketim alışkanlıklarının, kompozisyonunun kökünden dönüşüm göstermesi, dünya genelinde ekonomik dengeleri altüst etti.

Ülkemizin 90’lı yıllardaki eski dostu “enflasyon” gerçeğiyle dünya, uzun bir zamanın ardından yeniden tanışmak zorunda kaldı. Ekonomi yönetimleri, ekonomi biliminin temel prensiplerinden alternatif maliyet kavramının en iyi anlaşılabileceği yerlerden birisi olan büyüme ile fiyat istikrarı arasındaki tercih zorunluluğu arasında sıkışıp kalırken enflasyonla mücadelede kararlı olanlar, ekonomik büyümeden feragat etme pahasına sıkılaştırıcı parasal politikalar ile enflasyonu kontrol altına almaya çalıştı. Nispeten başarılı olanların yanında büyümeden feragat etmeden bu mücadeleyi sürdürenler ise fiyatların artış hızının ateşini kesmekte o kadar da başarılı olamadı.

Dünyada enflasyonist ortamın ortaya çıkmasıyla birlikte uygulanacak politikaların meyvesinin, 2025 itibarıyla dünya genelinde bu enflasyonist ortamın ortadan kalkmasıyla alınacağını ifade eden bekleyişler ise şimdilik takvimlerini güncellemek zorunda gibi. Çünkü 2024 yılında, dünya genelinde ve ülkemizde enflasyonun seyri konusunda belirsizlikler devam ederken bu belirsizliklerin gölgesinde enflasyonla mücadeledeki kararlılık ise dönemler itibarıyla sekteye uğrayabiliyor. Ülkemizde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında (TCMB) yaşanan görev değişikliğinin herhangi bir politika değişikliğini doğurmayacağı konusunda piyasalar ikna olurken TCMB’nin, sürdürdüğü sıkılaştırıcı para politikasının sonuna geldiğine işaret etmesiyle önümüzdeki aylarda olası bir faiz indirimi ya da indirimleri konusunun yeniden tartışmaya açılma ihtimali, enflasyonist baskıların yeniden güçlenerek ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.

Nitekim, enflasyona ilişkin kurumlarımızın ve uluslararası kuruluşların beklentileri arasında da bir belirsizlik söz konusu. Yeni Başkan Fatih Karahan’ın açıkladığı yılın ilk enflasyon raporunda, 2024 yılı sonu itibarıyla %36 olarak hedeflenen yıllık enflasyona ilişkin TCMB’nin Piyasa Katılımcıları Anketi’ne iştirak eden piyasa aktörlerinin beklentisi ise son anket ile birlikte bir miktar yukarı ivmelenerek %42,96’ya yükseldi. 2024-2026 yılları arasındaki döneme yönelik hazırlanan Orta Vadeli Program’da bu yılın sonunda yıllık enflasyonun %33 olması hedeflenirken OECD’nin 2024 yılı enflasyon beklentisi ise %47,4.

Enflasyona ilişkin ulusal belirsizliklerin yanında küresel belirsizliklerin de devam ettiği bir dönemde ulusal ve küresel ekonomik gelişmelerin dikkatle izlenmesi ve gerektiğinde etkili adımların atılması başta fiyat istikrarının kalıcı tesisiyle birlikte ekonomik istikrarın da sağlanması adına kritik öneme sahip hususlar. Öyle ki daha önce yine bu satırlardaki buluşmalarımızda enflasyonun ve ortaya çıkarttığı fiyatlama davranışlarındaki belirsiz ortamın, bulaşıcı bir hastalık gibi ekonominin her yerine sirayet ettiğinden bahsetmiştik.

Bu bağlamda küresel düzlemde de devam eden enflasyonist baskıların azaltılması için para politikalarının yanında maliye politikalarının da etkin bir şekilde devreye girmesi ve yapısal reformların sürdürülmesi büyük öneme sahip. Bununla birlikte ülkemizde maalesef bozulan gelir dağılımının iyileştirilmesi, üretimde rekabet ortamının güçlendirilmesi ve verimliliğin artırılması gibi hususlar da fiyat istikrarının sağlanmasıyla birlikte ekonomik istikrarın güçlenmesine katkı sağlayacak unsurların başında geliyor.

Dünya, salgın ile birlikte girdiği enflasyonist ortamdan kurtulmanın yollarını sisli bir havada bulmaya çalışırken küresel ekonominin enflasyonla mücadeledeki belirsizliğinin gölgesini kaldırmak için etkili ve kararlı politikaların hayata geçirilmesi elzem görünüyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz dileğiyle.