Sedat SADİOĞLU'nun 21 Mart 2024 tarihli yazısı: Bazı Önemli Konular-2

Gören Göz – 60/1: Yeraltı Zenginlikleri

Aşağıda, Said Hudri’den (k.s.) bir hadis rivayet edilmektedir;

“Ey ümmetim! Sizin için en çok korktuğum şey, Allah’ın yerden (yer altından) çıkardığı bereketlerdir.” Sahabe sordu;

“Ey Allah’ın Resulü, (bu) bereketler nelerdir?” Buyurdular ki;

“Dünya ziynetleridir (petrol, doğalgaz, platin, altın, gümüş, elmas, bakır, kömür, uranyum, toryum, titanyum, nikel, vanadyum, volfram [tungsten], vb.)

O zamanlar, altın, gümüş, bakır, inci ve elmas türü zenginlikler bilinmekteydi ancak, petrolün ve doğalgazın bulunuşu (değerlendirilmesi) ve diğer stratejik madenlerin keşfi, son 200 yıl içerisinde olmuştur. Üstelik tüm yeraltı zenginliklerine, dünyanın hemen pek çok yerinde rastlanmaktadır. Bu hadisteki mesaj sadece zenginliklere işaret değil, zenginliğin getirdiği aşırılıklarla (zenginleşme ile haddi aşmalarla) ilgilidir.

Zeyd İbni Erkan’dan(k.s.) aktarılan bir başka hadiste;

Halifeliği sırasında Hz. Ebubekir (r.a.) ağlayarak şunları anlattı; “Ben Resullüllah’la beraberdim. Kendisinden bir şey defetmekte (ve eliyle) uzaklaştırmaktaydı. Hâlbuki ben yanında bir şey göremiyordum. «Ey Allah’ın Resulü! dedim. Kendinizden uzaklaştırmaya çalıştığınız şey nedir?» Dedi ki, «Bu dünya hayatı bana temsili olarak gösterildi. Ben de ona, ‘Benden uzaklaş!’ dedim. Uzaklaştı ama sonra geri gelerek, ‘Sen benden kaçıyorsun fakat senden sonra gelecek nesiller benden kaçamayacak!’ dedi.”

Önceleri eşkıya (haydut) olup imana geldikten sonra, (Allah’ın yardımıyla) evliya mertebesine yükselen (Milâdi 803 yılında ölen) Fudayl İbni İyaz’dan(r.a.) aktarılan bir görüş de şöyledir;

“Eğer dünya hayatı, yok olacak bir altın, ahiret hayatı da bâki kalacak bir balçık (çamur) olsaydı, muhakkak ki, bize (Müslümana) yakışan, bâki kalacak balçığı, (yok olacak altına) tercih etmek olacaktır. Fakat (ne) yazık ki biz, yok olacak bir altın parçasını, (bâki kalacak bir çamur parçasına) tercih ettik!” 

Kısa Bilgi: Bir gün Fudayl’ın eşkıyalığı sırasında, oradan geçmekte olan kervanda bulunan bir hafız şu mealdeki ayeti okur: “Allah zikredildiği zaman, iman edenlerin kâlplerinin saygıyla yumuşayacağı zaman hâlâ gelmedi mi?” (Hadid Suresi, 16.Ayet)

Okunan bu ayet bir ok gibi Fudayl’ın yüreğine saplanır. Ta derinden yaralar. “Geldi, geldi… Hatta geçti bile!” diye söylenir. Şaşkın ve mahcup olur, yerinde duramaz. Günâhlarına içten bir şekilde tövbe eder. Bundan sonra ağlaya ağlaya, diyar diyar gezerek, haksızlık yaptığı kişilerden af ve helâllik ister. Evliya gibi olur ve ünü Abbasiler zamanında yayılır. Eski eşkıya Fudayl, sonraki hayatında artık bir hikmet, marifet ve hakikat pınarı olur. Mekkeliler yanına gelip sohbetinde bulunmaya gayret ederler. Kerametleri herkes tarafından bilinir, öyle ki uzak mesafelerden onu ziyarete gelenler olur. Hatta, ünlü Halife Harun Reşid de sohbetinde bulunmuştur. 

Onların söyledikleri şuydu: «Ey Rabbimiz! Günâhlarımızı ve (dolayısı ile) işlerimizdeki aşırılıkları bağışla, ayaklarımızı yolunda ve savaşta (cihâtta) sağlamlaştır, Senden gelen gerçekleri örtbas edenlere (zalimlere, iki yüzlülere) karşı bize yardım et.»” (Al’i İmran Suresi, 147.Ayet) Şüphesiz Sen’in her şeye gücün yeter…Amin!

Gören Göz – 60/2: Ağırbaşlılık / Ciddiyet

Abbasiler zamanında yaşamış bir âlimden aktarılan rivayet şöyledir;

“Bir gün ünlü Abbasi Halifesi Harun Reşit’e gitmiştim. Elinde, üzerinde yaldızlı yazılar bulunan bir (kâğıt) yaprak vardı ve buna bakıyordu. Beni görünce gülümsedi. Ben “Allah size uzun ömür versin ey Müminlerin Emiri, elinizdeki faydalı bir şey mi?” dedim. O da, “Evet, şu iki beyiti Emeviler’in (devlet) kasasında buldum, hoşuma gitti. Ben de onlara üçüncü bir beyit ekledim”  dedi ve aşağıdaki beyitleri okudu;

Muradına ermeden kapanırsa kapının biri

Onu geç, elbet açılır sana başka biri

Zira sana, kabını doldurman kâfidir

Fiillerin de kötüsünden kaçınman kâfidir

Vekârını kaybetme, günâhlardan sakınasın

Ki; gelecek azaplardan kurtulmuş olasın

(Kısa Bilgi: Vekâr; ağırbaşlılık/ciddiyet anlamındadır)

“Kula ise yakışan vermektir, almak değil,

Dünya için çalışmaktır, köle olmak değil!”

                                                                         (Sedat Sadioğlu)

“Ey Yüce Allah’ım, Müslümanlara “Ahlâkın en güzelini ver.”

Buna ancak sen ulaştırabilirsin. Bizim maruz kalmamızdan dolayı, hiç kimsenin önleyemeyeceği kötülükleri de bizden uzaklaştır! Senin her şeye gücün yeter…Amin!”

Gören Göz – 60/3: Cimri - Cömert

İmam-ı Gazali’den Bir Rivayet: Bir gün Hz. Yahya (a.s.) iblis (şeytan) ile karşılaşır ve iblise;

“En çok sevdiğin ve en çok öfkelendiğin insanı bana söyler misin?” der. İblis, biraz tereddütten sonra;

“En çok sevdiğim, cimri mümindir. En çok öfkelendiğim ise, cömert (ama günâhları da çok) olan fasıktır.” Hz. Yahya (a.s.); “niçin böyle?” diye sorunca, iblis;

“Çünkü müminin cimriliği (-nin getirdiği günâhları) bana kâfidir (ve o, Allah’ın açık düşmanıdır). Hâlbuki cömert olan fasıka gelince, Allah’ın cömertliğine muttali (mazhar) olup, onu affetmesinden korkarım.” İblis bunları söyleyip yola koyulurken de şunları ilave eder;

“Sen, Hz. Yahya (peygamber) olmasaydın, sana (böyle bir) haber vermezdim!”

Kısa Bilgi:(Fasık Nedir?) Fasık; Allah'ın emirlerine itaat etmemek, yasakladığı şeylerden kaçınmamak suretiyle yoldan sapan, kısacası İslâm dininin çizdiği sınırların dışına çıkan, onlara aykırı inançlara saplanan kişilere fasık denir. Fasık, kâfir demek değildir. Tövbe edip bir daha günah işlemeyen hemen fasıklıktan kurtulur.

Başka ayet ve hadisler de ise, iblisin (şeytanın) insanın kibirli olanlarını çok sevdiğine dair deliller vardır. Çünkü kibirlilik, şeytana ait bir davranıştır ve yüce Allah’ın emirlerine doğrudan isyandır. Zaten şeytan, bu yüzden lanetlenmiş ve cennetten kovulmuştur. Kibirli insan, şeytanın ruh ikizidir ve sonunda gideceği yer de cehennemdir.

“Yüce Allah (c.c.) Müslümanları, cimrilikten, kibirden ve gösterişten uzak duran kullarından eylesin… Amin!”

Gören Göz – 60/2: Affetme / Bağışlama

Bir Şiir: AFFETMEK

Affetmek büyüklüktür !

-herkes gösteremez bu yiğitliği

-herkes kaldıramaz bu yetkinliği

-herkes yenemez içindeki nefretliği

-herkes yapamaz bu inceliği

-herkes göremez bu özelliği

           

Affetmek büyüklüktür !

-herkes görmeli bu güzelliği…                

                                               Sedat Sadioğlu

“Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, (hatta) hoş görür ve bağışlarsanız, bilin ki Allah (da) çok bağışlayan çok merhamet edendir.”  (Tegabun Suresi, 14.Ayet)

“Yüce Allah (c.c) Müslümanları, Sen’in rızan için affeden (bağışlayan) kullarından eylesin….Amin!”  

(NOT: Altmışıncı bölümün sonu…