Utku KABAKCI'nın 20 Mart 2024 tarihli yazısı: Türkiye’nin Gizli Anayasası

Türkiye, tüm dünyanın içinden geçtiği kırılgan zamanlarda ulusal güvenliğine ilişkin hususları yeniden masaya yatırmaya hazırlanıyor. Bu çerçevede, “devletin gizli anayasası” şeklinde nitelendirilen, halk arasında stratejik önemi ve gizliliği nedeniyle “Kırmızı Kitap” olarak isimlendirilen Millî Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin güncellenmesine karar verildi. Anadolu Ajansı’nda yakın zamanda yer verilen bir habere göre, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, söz konusu belgenin yenilenmesi için harekete geçti. İlgili kurum/kuruluşlardan görüş alınmaya başlandı. Belge, koşul ve ihtiyaçlar doğrultusunda; ülkemizde, bölgemizde ve dünyada gerçekleşen son gelişmelerin ulusal güvenliğimize ilişkin etkilerinin analiz edilmesiyle zaman zaman güncelleniyor.

Millî güvenlik ve bütünlüğün muhafaza edilebilmesi maksadıyla oluşturulan bu mühim doküman, devleti bekleyen mevcut ve muhtemel; tehdit, fırsat, güçlü/zayıf yönlerin ele alınması yoluyla ortaya koyulan bir yol haritasıdır. Yani Millî Güvenlik Siyaseti Belgesi; savunma, istihbarat, siber güvenlik, terörle mücadele ve diğer güvenlik konularındaki politikaların üretilmesinde başvurulan temel referanstır. Ulusal güvenliği önceleyen Millî Güvenlik Siyaseti Belgesi; iç güvenlik politikası, dış güvenlik politikası ve savunma güvenliği politikası ana başlıklarından oluşur. İç güvenlik başlığını İçişleri Bakanlığı, dış güvenlik başlığını Dışişleri Bakanlığı, savunma kısmını ise Millî Savunma Bakanlığı şekillendirir. Millî İstihbarat Teşkilâtının koordinasyonuyla da bu üç sacayağı üstünde yükselen güvenlik politikaları hayata geçirilir.

Millî Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin yenilenmesi için yürütülen çalışmaların nisan ayında organize edilmesi planlanan Millî Güvenlik Kurulu toplantısında değerlendirilmesi bekleniyor. Belgede, tehditlerde meydana gelen değişiklikler göz önünde bulundurulduğunda; yapay zekâ, nüfus idaresi, göç, iklim krizi ve yeni terörle mücadele modeli başlıklarının ön plana çıkacağı tahmin ediliyor. Söz konusu başlıklar önümüzdeki dönemde sadece devletler için değil, tüm kurum ve kuruluşlar için bir beka meselesi hâlini alacak. Bu alanlarda doğru konum alabilenler, alamayanlara kıyasla bir adım önde olacak.