Utku KABAKCI'nın 8 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Yapay Zekâ Çağında İnsan Odaklılık

Yapay zekâ basitçe makinelerin (bilgisayar, robot veya diğer cihazlar), akıllı bir biçimde davranabilme becerisine sahip olması şeklinde ifade edilebilir. Yani yapay zekâ sayesinde makineler, veriye ulaştıkları ölçüde çevrelerini analiz ederek çıkarımda bulunabilir. Dolayısıyla yapay zekâ ile ulaşılmak istenen esas hedefin insanınkine benzer bir biçimde düşünebilen makineler üretmek olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Akıllı cihazlar üretme düşüncesi ve faaliyetleri genel kabulün aksine yeni bir olgu değil. Dünyanın pek çok yerinde uzun bir süredir kendi kendine öğrenebilen ve karar alarak harekete geçebilen makineler yapmak için çeşitli çalışmalar yürütülüyordu. Peki, ne oldu da yapay zekâ hem gündelik hem de iş yaşamlarımız üzerinde bu denli etkili olmaya başladı? Söz konusu sualin iki ana eksen etrafında dolaşılarak yanıtlanabileceği kanaatindeyim. Bunlardan birincisi şüphesiz erişilebilir verinin geldiği muazzam büyüklük. Tabii söz konusu büyük veriye kolay bir biçimde ulaşılıyor olması da işlemci gücündeki baş döndürücü teknolojik sıçramadan kaynaklanıyor. Matematik teknikleri ve gelişmiş algoritmalar kullanılarak tasarlanan yapay zekâ modelleri, karmaşık veri yapılarını anlamak, örüntüler keşfetmek ve çeşitli görevleri yerine getirmek için optimize ediliyor. İkincisi ise teknolojide eş zamanlı olarak çok sayıda gelişmenin yaşanıyor olması. Yapay zekâ; derin öğrenme, güçlü algoritmalar, kuantum bilgisayarlar, robotlar gibi gelişmeleri içine alan çatı bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Birbirini besleyen bu farklı gelişmeler de yapay zekâya uygulama çeşitliliği kazandırıyor. Yapay zekâ; tıp, otomotiv, finans, eğitim, sağlık, uzay çalışmaları gibi daha pek çok alanda kullanılabiliyor.

İnsan zihninin sınırlılığı ve kolaylıkla yanılabileceği göz önünde bulundurulduğunda insanlık tarihinin ortak değeri olan her türlü bilgi ve deneyimi muhafaza etme ve işleme görevinin yapay zekâya bırakılması fikri hiç de fena durmuyor. Ancak burada ıskalanmaması gereken bir husus var ki o da yapay zekâ ile insanın önemsizleşmeye başladığı/başlayacağı yanılgısına kapılmamak. İnsanın yapay zekâ için değil, yapay zekânın insan için olması gerektiği unutulmamalı. Önümüzdeki dönemde yapay zekâyı bir amaç olarak değil de bir araç olarak görerek stratejilerini belirleyen; devletler, kurumlar, kuruluşlar, partiler, şirketler ve bireyler bu doğrultuda hareket etmeyenlere kıyasla her zaman bir adım önde olacaktır.