Handan IŞIKSAL'ın 2 Nisan 2024 tarihli yazısı: Eskitme Korkusu

Zaman akıp giderken sahip olduğumuz ne varsa bizimle birlikte eskimeye yüz tutar. Canlılar yaşlanırken kıyafetler, eşyalar eskir. Yaşlanmak kaçınılmaz bir süreçken bir şeylerin eskiyecek olmasından neden korkarız ki?

Yeni aldığımız veya çok sevdiğimiz bir eşyayı çoğumuz kullanmaya kıyamayız. Bu kıyamama duygusunda sahip olduğumuz şeyin ne kadar zor elde edildiği, maddi veya manevi değeri büyük oranda rol oynar.

Ancak kimi kişiler, kolayca elde edebileceği bir şeyi bile kaybetme korkusuna sahiptir. Hâlbuki zaman su gibi akıp giderken eşyalara kıyamamak ne kadar da can sıkıcı bir durum.

Bana göre, sahip olduğumuz eşyaları eskitebilmek, bu yaşamın en güzel armağanı. Eskittiğimiz ne varsa onlarla birlikte yaşlanabiliyor olmak büyük bir nimet. Tabii ki geçmişle ilgili bize hatıralar sunan eşyaları en iyi şekilde muhafaza edebilmek, herkesin yaptığı veya yapmak istediği bir davranıştır. Bu noktada, eşyalarımızı veya kıyafetlerimizi sırf duygusal bağımız olduğu için saklamak, daha sonrasında bambaşka bir boyuta ulaşıp büyük bir alışkanlık hâline gelebilmektedir.

Bizim için manevi bir değeri olmayan ne varsa onları yenileriyle değiştirdiğimizde, eskilerin gittiğine üzülmemek gerekir. Bu duyguyu yönetmek için onlardan vazgeçerek veda etmek öğrenilmelidir. Bizleri sevdiklerimize veda etmek zorunda bırakan bu hayatta bir eşyaya veda etmeye üzülmek, yaşam boyunca yalnızca küçük şeylere üzülmeyi öğretir.

Bir şeylerden vazgeçmeyi öğrenmek, bize özgür hissettirir, özgürlük duygumuzu su yüzüne çıkartır. Unutmayalım ki asıl önemli olan, eşyaların veya hatıraların bize sağladığı yararlardır. Zamanı akışına göre yaşamak, bütün yeniliklere açık olmak, küçük mutlulukları yakalamamıza yardımcı olabilmektedir.