Elif Aybike Demir'in 17 Ocak 2023 tarihli yazısı: Kurtuba

Kendi kendime çok sık söylediğim bir şey vardır, “Bu hayatı yaşamayı işte bu denk gelmeler, bu tesadüfler (tevafuklar) için seviyorum.” derim. Gün içinde her ne yaşanıyor olursa olsun, ters giden durumların peş peşe geldiği bir gün bile olsa o küçük denk gelişler yüzünüzü güldürür, karmaşaların arasında nefes aldırır, reklam arası gibi gelir.

Hani çok sevdiğiniz, çok değer verdiğiniz birinden öğrendiğiniz şeyler ya da onlarla vakit geçirdiğiniz yerler de önemli ve değerli olur da daha sonra fark ettiğiniz bir durum, okuduğunuz bir yazı, izlediğiniz bir belgesel o öğrendiklerinizi veya mekânları daha kıymetli hâle getirir…

İşte bugünkü konumuzda da öylesine herhangi bir anda öğrendiğim, “Aaa, demek ki…” dedirten küçük bir andan yola çıkarak Kızılay Kurtuba’sından Endülüs Kurtuba’sına uzanacağız. Kızılay’da bulunan Kurtuba, bir kitap kafe. Ama biz biraz, şehir ve o şehirdeki camilerden biri olan Kurtuba’dan bahsedeceğiz.

Kurtuba (ya da kendi deyimleri ile Cordoba), Endülüs coğrafyasına başkentlik yapmış bir şehirdir. Bir dönem barındırdığı soylu Romalıların çokluğundan dolayı ‘babalar şehri’ olarak adlandırılmıştır. Övgülere konu olduğu dönemlerde gelişmiş bir tarıma ve hayvancılığa sahiptir, toprakları bereketli görülür. Ünlü şairler bu şehre şiirlerinde yer vermişlerdir. Kurtuba, Araplar için o tarihlerde ‘Endülüs’ün gururu’dur. Şehir birçok kez fetihlere uğramış, farklı hâkimiyetler altında kalmıştır. 711 yılında, kumadan Mugis er-Rûmî tarafından fethedilmiştir. Şehir, İslami döneminde, bugünkü kozmopolit kentler kadar insan çeşitliliğine sahiptir.

Endülüs Emevilerinin başkenti olan Kurtuba, Kurtuba Camii’ne de ev sahipliği yapmaktadır. 1984 yılında UNESCO tarafından ‘Dünya Mirası’ olarak ilan edilen caminin inşasına, I. Abdurrahman’ın emri ile 785 yılında başlanmıştır. Fakat bazı kaynaklar caminin bir yılda tamamladığını söylese de, aslında zaman içinde yapılan eklemeler ile son şeklini alıp ‘bitti’ denebileceği yılın 987 olduğunu aktaran kaynaklar da vardır.

Dünyanın en fazla sütununa sahip mabedi; minber, maksure ve mihrapta ulaştığı süsleme zenginliği ile arabeskin ilk örnekleri arasında sayılmaktadır. Kurtuba, 1236’da Kastilya Krallığı’nın eline geçmiştir. Sonraki zamanlarda Yaşlı Hernan Ruiz’in Rönesans üslubunda başladığı ve oğlu genç Hernan Ruiz’in plateresco üslubunda tamamladığı koro yeri ile Kurtuba Camii, bir katedrale dönüştürülmüştür. Yapıya; 1523’te ve 1748’de yeni eklemeler yapılmıştır. Kurtuba Cami yıllardır görkemli koro yerleri ile yalnızca Katoliklerin ibatetine açık durumda olan bir katedraldir.