Mürvet KARA'nın 4 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Söz Ola Kese Savaşı

Bugünlerde insanlar muhtelif nedenlerle protesto için sokaklarda. Kimi Filistin meselesi için, kimi yeni eğitim müfredatının değişmesi için, kimi emekli maaşlarının yetersizliği için; herkesin bir sebebi var ve ne kadar ilginçtir ki herkes kendince çok haklı. Haksız olduğunu düşünen hiç kimse yok. “Bir noktayı kaçırıyor muyum acaba” diyen de yok. Daha latif söz söylemeyi düşünen var mı? Onu da bilmiyorum.

Bir konudan rahatsızlığımızı dile getireceğimiz yegâne mekânlardan biri, kamusal alandır. Kamusal alandaki görünürlük, bu tür sorunların çözümü için pozitif yönde ilerleme sağlayabilir ancak eskilerin de dediği gibi, “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.” Yani neyi nasıl söylediğimiz çok önemli.

Kırıp dökmeden, şiddeti körüklemeden, aklıselim ve bilgelikle hareket edildiği takdirde çözemeyeceğimiz sorun olmadığı kanaatindeyim. Bu her türlü erk için geçerli. Her türden taraf için de geçerli.

Biz insanlar bazen kendimizi savunduğumuz gerçeğin doğruluğuna o denli kaptırıyoruz ki latif sözlerle karşımızdakine kendimizi anlatmanın önemini unutuyoruz. Yani savaşları kesecek o yegâne cümleyi kurmaktan aciz düşüyoruz.

Matrix filmindeki mavi ve kırmızı hap hikâyesi gibi görünse de aslında Anadolu topraklarından neşet eden kadim bilgi, buna işaret etmektedir.

Bu söylediklerim, belki biraz romantik gelecek ve insanlar sokaklarda haykırırken diğer insanları rahatsız edecek cümlelerle ve hareketlerle protesto hakkını kullanmaya devam etmeyi tercih edecek.

Sözü en etkili şekilde söylemenin yolu kırıp dökmek midir? Tehdit edip ıslık çalmak mıdır?

Örneğin bir konuyu eleştireceği ve (izinleri alınmak suretiyle) kamusal alanda yayınlanacak şekilde teknolojik bir altyapıyla hazırlanmış kamu spotları neden hazırlamıyor bu eleştirileri yönelten kişiler? Madem derdiniz var, madem içinize düşen bir sıkıntı var, bunu derdinizi anlatacak bir kamu spotuna döktüğünüzde veya bir yapay zekâ yazılımını kullanıp görselleştirerek insanlara anlattığınızda belki derdinizi daha etkili bir biçimde aktarırsınız.

Belki de savaşı kesecek olan o cümleyi siz söylersiniz, kim bilir?