Elif Aybike DEMİR'in 4 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Sınırlarımız ve Seçimlerimiz

Khaled Hosseini, Uçurtma Avcısı kitabında ne demişti? "Mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşididir." Hosseini bu fikrini; birini öldürmenin hayat çalmak, yalan söylemenin gerçeğe ulaşma hakkını çalmak, hile yapmanın haklılığı çalmak olduğu gibi örneklerle desteklemiştir.

Bütün bu durumların yanına ben bir de aldatmayı eklemek istiyorum. Bence birini aldatmak da kocaman bir hırsızlıktır. Aldattığınızda; karşınızdaki kişinin hayallerini, öz güvenini, size harcadığı zamanı, verdiği emeği, güzel günlere olan inancını, hayat enerjisini ama en çok da insanlara duyduğu güveni çalmış olursunuz. Çocuğunuz varsa; o çocuğun yuvasını, sırtını yaslayacağı dağı, sağlıklı bir birey olma ihtimalini, ileride güzel bir yuva kurabileceği düşüncesini elinden almış olursunuz.

Aldatmanın farklı türleri vardır. Bunlardan biri olan fiziksel aldatma, bireylerin partnerleri dışında biriyle fiziksel temasta bulunmasıdır. Diğer aldatma şekli duygusal aldatma, bireylerin partnerleri dışında birine duygusal yakınlık göstermesidir. Üçüncüsü ise zihinsel aldatmadır; bu, bireylerin partnerlerinden başka biriyle paylaşımda bulunduğunu düşünmesi, zihninde canlandırması şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Hakkında kesin ortak görüş olmasa da birtakım uzmanlar, aldatma eğiliminin kişilik bozukluğu olduğunu ve genellikle kişinin partnerinin bununla ilgisini bulunmadığını söylemektedir. Peki bu sadakatsizlik eyleminin altında ne gibi sebepler yatıyor olabilir?

Bu davranışın dayandırıldığı temellerden bir tanesi; içinde bulunulan ilişkide gelecek görememek, sorunlarla yüzleşmek yerine kaçış yolu olarak aldatmayı seçmektir. İlişkide taraflardan birinin kontrolü kaybettiğini düşünmesi veya kendini umutsuz hissetmesi de nedenler arasında sayılmaktadır. Aldatmak ayrıca intikam işlevi görebilir, başka kişilik bozukluklarının sonucunda ortaya çıkabilir, risk alma dürtüsünün uzantısı olabilir, üstesinden gelinememiş çocukluk travmalarının yansıması gibi de kendini gösterebilir.

Birkaç gün önce şöyle bir diyaloğa denk geldim; adam karısına "Beni aldatma ihtimalin var mı" diye sordu ve kadın da "Kesinlikle. Bu yüzden de bir erkekle birebir konuşmak ya da birlikte vakit geçirmek gibi saçma kararlar vermiyorum, riskli durumlar oluşturmuyorum. Herkes kötü koşullarda fırsat bulursa sadakatsizlik yapma kapasitesine sahiptir, bundan dolayı sınırlar çok önemlidir" şeklinde cevap verdi. Bana kalırsa bütün mesele gerçekten de tam olarak bu: Seçimlerimiz.