Betül DEMİR'in 21 Mart 2024 tarihli yazısı: Tarihin Kucakladığı Şehir: Diyarbakır

Güneşin sıcak ışıklarıyla aydınlanan surların gölgesinde, Diyarbakır’ın tarihini ve kültürünü keşfetmeye hazır mısınız? Diyarbakır, doğal güzelliklerle bezeli, tarihi zenginliklerle örülü, misafirperver insanlarıyla dikkat çeken bir şehir. Güneydoğu Anadolu'nun incisi olarak bilinen Diyarbakır, binlerce yıllık geçmişiyle her köşesinde bir hikâye barındırıyor. Sizleri bu büyülü şehri en kısa zamanda keşfetmeye davet ediyorum.

Diyarbakır, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış önemli bir merkezdir. Bir zamanlar Mezopotamya'nın en büyük kenti olan bu şehir; Roma, Bizans, Emevîler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi birçok uygarlığın izlerini taşır. İşte bu zengin geçmişin izlerini sürekli hissedeceğiniz bir şehirde ilk durağınız tabii ki tarihi surlar olmalıdır. Dünyanın Çin Seddi’nden sonraki en uzun suru olan Diyarbakır Surları, 4 kilometrelik uzunluğuyla mutlaka görülmesi gereken bir noktadır.

Diyarbakır'ın tarih ve kültür mirası sadece surlarla sınırlı değil. Ulu Cami, Hz. Süleyman Camii, Hasan Paşa Hanı ve Keçi Burcu gibi tarihi yapılar, şehrin kültürel zenginliğini yansıtır. Ayrıca şehrin dokusunu ve insanlarını yakından tanımak için Hasan Paşa Hanı, Sülüklü Han ve Dört Ayaklı Minare gibi noktaları ziyaret etmeyi unutmayın. Burada yerel halkla sohbet ederek onların günlük yaşantılarına ortak olabilirsiniz.

Diyarbakır'ın surlarının hemen yanında yükselen Gazi Köşkü, şehrin önemli tarihi yapılarından bir diğeridir. Köşk, Akkoyunlular döneminde inşa edilmiştir ve uzun yıllar boyunca çeşitli amaçlar için kullanılmıştır. Gazi Köşkü, Kurtuluş Savaşı sırasında şehre kısa bir süreliğine kışla olarak hizmet vermiştir ve adını Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten alır. Atatürk, Diyarbakır'a geldiğinde bu köşkte kalmış ve buradan bölgenin yönetimini sağlamıştır. Gazi Köşkü, Atatürk'ün kaldığı odanın yanı sıra çeşitli sergi ve etkinliklere de ev sahipliği yapar.

Diyarbakır'ın bir diğer simgesi olan On Gözlü Köprü, Dicle Nehri üzerinde yüzyıllardır dimdik ayakta duran bir anıttır. 6. yüzyılda inşa edilen bu muazzam yapı, tarihi İpek Yolu'nun önemli bir parçasıdır ve ticaretin merkezi olarak hizmet vermiştir. Günümüzde de ziyaretçilerini tarihi bir yolculuğa çıkartan bu köprü, Diyarbakır'ın kültürel ve mimari mirasını yansıtır.

Tarih ve kültürün yanı sıra Diyarbakır, doğal güzellikleriyle de büyüler. Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri'nin kıyısında yer alan bu yeşil cennet, şehrin kalabalığından uzaklaşıp doğanın tadını çıkartmak isteyenler için ideal bir mekândır. Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculukla ulaşabileceğiniz Munzur Vadisi Milli Parkı da muhteşem manzaralar sunar. Ayrıca şehre 40 dakika uzaklıkta bulunan Eğil Barajını ve etrafındaki doğal güzellikleri ziyaret edebilirsiniz. Aynı zamanda Eğil Barajı’nda bulunan teknelerle de etrafı başka bir pencereden keşfedebilirsiniz.

Gezi rotanızı belirlerken midenizi de düşünmeyi unutmayın. Diyarbakır mutfağı, kendine özgü lezzetleriyle damakları şenlendirir. Özellikle kuzu tandır, ciğer kebabı, analı-kızlı, içli köfte ve kaburga dolması gibi yöresel lezzetleri mutlaka tatmalısınız. Şehrin merkezinde bulunan birçok restoranda bu enfes yemeklerin tadına bakabilirsiniz.

Diyarbakır, sadece gezilecek ve görülecek yerlerin bulunduğu bir şehir değil, aynı zamanda sizi tarihle iç içe bir yolculuğa çıkartan, kültürü ve doğayı aynı potada eriten yaşam tarzını keşfetmenizi sağlayan bir deneyimdir. Bu yazıda bahsedilenler sadece büyülü şehrin yüzeyini çizmeye yetiyor. Gerçek Diyarbakır'ı keşfetmek için bu yazıyı bir başlangıç noktası olarak görerek o muhteşem şehri kendi gözlerinizle görmek için yola koyulun.

Keyifli keşiflere...