R. Bülend KIRMACI'nın 29 Mart 2024 tarihli yazısı: Anayasa ile Oynama!

Bir Meclis'in yüzde doksan dokuzu bile aynı partiden olsa, devletin temel yapısallığı değiştirilemez.

Türkiye demokratik, laik, sosyal adaletçi bir hukuk devletidir.

Devrimle kurduk biz bu Cumhuriyet'i...

Kurucu irade halkın ta kendisidir.

Türkiye halkı,,. kendi devriminin de devletinin de asli sahibidir.

Gerçekleştirilen ve tesis edilen kamusal temelimiz on bin yıllık uygarlığımızla bağdaşan kurumları beraberinde getirmiştir.

Anayasamız bizi ulus-devlet olarak tanımlar...

Buradan bir konfederasyon veya federasyon çıkarmak, Anayasanın ayaklar altına alınması demektir. 

Buna karşılık temel yasa yine o yasanın izin verdiği ve ulus adına yetkili temsilcilerin marifetiyle elbette tedricen ve kısmen değiştirilebilir. 

Nitekim 82 Anayasası onlarca kez tadil ve yenilemeye konu olmuş, ancak hayatın ve Anayasasının doğal ve asli yapısıyla bir çelişkiye düşülmemiştir.

Buna karşılık kimi siyasal çevreler, yönetim beceriksizliklerinin faturasını Anayasa'ya kesmeye aşinadırlar...

Sanki kalkınma ve özgürlükler için ellerini tutan varmış gibi, ne kadar yetki varsa "seçim kazanmış" tekil otorite olmaya pek meraklılardır. 

İşte günümüzde de bu yolda tartışmalar durmuyor... 

Dahası yenidünya düzeni ve çevremizdeki kuşatmaya karşılık, sımsıkı sarılmamız gereken kurucu irade ve ulusal duyarlılık zaman zaman göz ardı bile edilebiliyor...

Şunu u n u t m a y a l ı m:

Büyük uygarlığımız on bin yıllık maziye sahiptir ve halk ile devleti buluşturan, inancımız ile yaradılışımızı bağdaştıran, farklılıklar içinde yurttaşlarımızı sevinçte, umutta, ortak değerler ile birleştiren görkemli Cumhuriyet'imiz ile taçlanmıştır...

Bu, halkın Anayasasıdır.

Devletin Anayasasının değişmez girizgâhının da dayanağıdır.

O nedenle Anayasanın ilk dört maddesi hem halkındır hem devletin esasıdır.

Sonuçta devlet, büyük uygarlığımızın varisi olan, Ulusundur, halkındır...

Anayasa konusu bu gerçekler gözden kaçırılmadan düşünülmelidir.