Burak BALCI'nın 25 Şubat 2024 tarihli yazısı: Savunma Kale’den Başlar

Yazının başlığı Ankara Savunma Sanayi’nde üretim yapan Kale Savunma’ya ait. Daha doğrusu Kale Savunma’nın sloganı bu… Hoş ve etkili bir slogan olduğu için başlık bu olsun istedim.

Kökleri 1974 yılına kadar uzanan Kale Savunma, 2015 yılında firmanın şu anki Genel Müdürü Özgür Dönmez tarafından kuruldu. Babadan devraldığı, 3 kişinin çalıştığı küçük işletmeyi 50 kişinin çalıştığı orta ölçekli bir üretim tesisine çevirdi. Hedefi ise bir sonraki kuşağa dünyaya ihracat yapan bir fabrika bırakmak… Hem de çalışan işçi ve emekçilerin de ortak olduğu bir fabrika…

“Kendim hangi imkânlardan yararlanıyorsam çalışanlarım da o imkânlardan yararlansın istiyorum.” diyen Kale Savunma Genel Müdürü Özgür Dönmez, iş yaşamında bir dönem sıfırı tüketmiş bir isim…

Gelin hikâyesini kendisinden dinleyelim…

Burak BALCI (B.B): Kısaca tanıyabilir miyiz sizi?

Özgür DÖNMEZ (Ö.D): 1983 doğumluyum. Kırıkkale Üniversitesi Elektrik Bölümü mezunuyum. 17 senedir sanayide çalışıyorum. Şu anda Ostim/ İvedik Organize Sanayi Bölgesinde ’Savunma Sanayi ve Otomotiv Sanayisine Yönelik Yedek Parça Üretimi, Satış ve Talaşlı İmalat’ yapıyoruz.

B.B: Kaç yıldır savunma sanayi alanında üretim yapıyorsunuz?

Ö.D: Baba mesleğini devam ettiriyorum diyebilirim. Firmamızın kökleri 1974 yılına kadar uzanıyor. Ancak Kale Savunma’yı 2015 yılında kurduk. Firmayı babamdan devraldığımızda 3 kişi çalışıyordu. Şu anda 50 çalışanımız var.

B.B: Sektörde ulaşmak istediğiniz bir hedef var mı?

Ö.D: Hedefler ve hayaller insanı hayatta tutar. Her insan gibi benim de hedeflerim ve hayallerim var. Hedefim - aslında çocukluk hayalim de diyebilirim- bizden sonraki kuşağa ihracat yapan bir fabrika bırakmak… Ama sadece kendi çocuklarıma değil. Bu firmaya çalışanlarımız ortak olsun, onların da bu iş yerinde bir hissesi olsun istiyorum. Kendim hangi imkânlardan yararlanıyorsam çalışanlarım da o imkânlardan yararlansın istiyorum.

B.B: Çalışanların emek verdikleri işe ortak olması güzel bir yaklaşım…

Ö.D: Elbette öyle. Bizimle çalışan bir arkadaşımız istiyoruz ki kazansın. İşini sahiplensin, ailenin bir parçası olsun. Aynı zaman da kendine çalışıp ailesi için de bir yatırım yapmış olsun. Hayat kısa ve bize sunulan bu zaman dilimi içerisinde işimizi en iyi şekilde yapmak, üretmek ve paylaşmak hayatta sahip olabileceğimiz büyük bir nimettir.

Şunu da eklemek isterim: Biz iş yerimizde bir aile olalım derken bunu sadece laf olsun diye söylemiyoruz. Hissederek ve isteyerek söylüyoruz. Bizimle çalışan arkadaşlarımızın işe ilgili bir eksiği varsa gerekli eğitimleri almasına yardımcı oluyoruz. Örneğin bir çalışma arkadaşımızın öğrenmesi gereken bir program varsa ona gerekli eğitimi aldırıyor, masraflarını biz karşılıyoruz. Aynı çatı altında çalışan kişiler olarak bir aile gibi olmalıyız.

Ben işe babamın yanında çıraklık yaparak başladım. Yani en alttan başladım. Atölyede çalışan işçi nasıl bir ruh haline sahiptir, ne ister, ne hisseder nerede zorlanır bilirim. Onların psikolojilerini çok iyi anlarım çünkü yıllarca ben de onlar gibi çalıştım. Senelerce sanayinin yağı, pası içinde çalıştık. Bundan da gurur duyuyorum. İyi ki de öyle olmuş. O günleri yaşamasaydım bugün bu imkânlara sahip olamazdım. Her şeyimi o günlerime, çalışmama ve asla pes etmeyeye borçluyum.

B.B: Yaşınız genç olmasına rağmen ömrünüzün yarıdan fazlasını çalışarak geçirmişsiniz. Sizden sonra gerek savunma sanayinde gerekse başka sektörlerde iş hayatına girecek gençlere ne gibi tavsiyeler vermek istersiniz?

Ö.D: Hayatta başarılı olmanın tek koşulu çok disiplinli, hızlı, kaliteli ve çok çalışmaktı. Biz bu işe girdiğimiz zaman savunma sanayinde iş yapan pek çok firma vardı. Neden bize iş versinler diye düşündük. Bu işte başarılı olmamızın tek koşulu çok çalışmaktı. Biz de bunun farkındaydık. O yüzden savunma sanayinde üretim yapan bir firma bize bir konu hakkında bir mail attığında biz o işi sabah 8.00’ da bitmiş ürün olarak masalarına bıraktık. Bu şekilde yeni işler alabildik. Çalışarak tırnaklarımızla kazıyarak bugünlere geldik.

B.B: Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Ö.D: Bize bu fırsatı verdiğiniz için ben de çok teşekkür ederim.