Burak BALCI'nın 3 Mart 2024 tarihli yazısı: Radyodan Gelen Kriptolu Mesaj!

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Dış İstihbarat Dairesi'nde çalışan Süleyman, (Gürbüztürk) Türkiye'nin en çok satan ulusal gazetesindeki burç köşesine dikkat kesilmişti... Dededen babaya istihbaratçı olan Süleyman, bu kuşağın nadir temsilcileri arasındaydı... Çocukluğu ve gençliği istihbaratçılar arasında geçmişti. Hatta babası Mazhar'ın şefi olduğu elektronik istihbarat ve haberleşme biriminde çalışan bazı asker ve MİT görevlileri, zaman zaman evlerine misafir oluyorlardı... Dedesi Seyit, Kurtuluş Savaşı sırasında Şam'da görev yapmış ve direkt olarak Mustafa Kemal Atatürk’e bağlı çalışmıştı...

Babasının ‘istihbaratçı olma’ demesine rağmen teşkilata giren Süleyman, Soğuk Savaş döneminde Rus, Bulgar, Yunan casuslarının yanı sıra dost ve müttefik ülkeler adına çalışan pek çok casusu da takip etmişti. Teşkilatta 36 yılını deviren Süleyman, müsteşarın ve devlet yöneticilerinin görüşlerine başvurduğu önemli bir isimdi.

Son dönemlerde ABD ve Türkiye arasında yaşanan gerilimi yakından takip eden usta istihbaratçı, Türkiye'nin en yüksek tirajlı gazetesindeki burç köşesine yeniden baktı. Teşkilatın elindeki bilgilere göre; Amerika'nın Ankara Büyükelçiliği, bu gazete üzerinden gizli servis çalışanlarına kriptolu mesajlar gönderiyordu. Süleyman, bir şeylerden şüpheleniyordu ancak tam olarak mesajların içeriğini bir türlü çözemiyordu.  

Sabah saat 06.00'ı gösteriyordu. Teşkilatta işkolik olarak bilinen Süleyman'a bu işi çözmeden uyumak haramdı... Mayıs ayı olmasına rağmen Ankara'da hava halâ soğuktu... Ne yapsam diye düşünen istihbaratçı, dışarda bir nefes alıp kafasını toparlayarak yeniden işe koyulmaya karar verdi... Süpermarketin yanındaki bakkal dükkânından gazeteyi aldı, sigarasını yaktı ve caminin karşısındaki sabahçı kahvesine oturdu. Hava soğuktu ama yine de kahvenin içine girmek istemedi... Gazetesini ve sigarasını yeşil örtülü masaya bıraktı. Çayından bir yudum aldı ve 11 Mayıs 2023 tarihli gazetenin boğa burcunu okumaya başladı... İlgili bölümde şu ifadeler yer alıyordu: "Ankara'da hava sıcaklıkları bir - iki gün içerisinde mevsim normallerine dönecek ve sıcaklıklar yurdun dört bir yanını kaplayacak. Bahar temizliği yapmanın ve ardından kafa dinlemenin tam zamanı..."

Bu ifadelerin altını çizerek tekrar tekrar okuyan Süleyman, bir anda durdu... ABD'nin Adana'da bulunan İncirlik üssüne ait istihbarat raporları zihnine hücum etti. İncirlik üssünde son iki hafta asker nüfusu inanılmaz oranda azaltılmıştı. Askeri teçhizat ve nükleer bombaları taşıyan nakliye uçakları seferlerini bitirdikten sonra yeniden Türkiye'ye dönmemişti... ABD ve Türkiye arasında terör konusunda yaşanan krizin ayyuka çıkmasıyla birlikte ABD Başkanı Biden, üç kez aranmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telefonlarına cevap vermemişti. Washington - Ankara hattı buz kesiyordu...

Süleyman'ın başı ağrıdan deyim yerindeyse çatlamak üzereydi. Hemen Psikolog Doktor Yavuz Öz’ü aradı. Amerikan Büyükelçiliği’nin karşısında bir muayene işleten Yavuz'un görevi büyükelçilikteki hareketliliği merkeze bildirmekti... Ancak Amerikan elçiliğine son üç günde giren - çıkanın sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu... Bir şeylerin ters gittiği muhakkaktı ve iş beklemeye bırakılamazdı... Tüm saha ajanları acil koduyla uyarıldı. Amerika adına çalıştığı bilinen asker, sivil ve iş adamı kim varsa takibe alınması ve derhal bilgi verilmesi istendi. Ancak gelen bilgiler hiç de iç açıcı değildi... Teşkilat, kime temas etmeye çalışsa pılını pırtını toplayıp gitmişti... Türkiye, en büyük müttefiki Amerika ile adım adım büyük bir krize doğru ilerliyordu. Bu seferki Süleymaniye'de bulunan Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesinden bile farklıydı. O dönemde de Türkiye, ABD ile temas etmek istemiş ancak kapı duvar olmuştu.

Nihai karar verildi. Türkiye'nin tüm kritik birimleri uyandı. Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve MİT Başkanı, ABD'li muhataplarına ulaşarak bilgi almaya çalışıyor ancak başarılı olamıyordu.

Daha fazla beklenemezdi... Kriz masası kuruldu ve yaşanabilecek bir sıcak çatışma halinde olası senaryolar masaya yatırıldı... ABD'nin Türkiye'ye en yakın üslerinden olan ve ciddi miktarda asker barındıran Irak'taki askeri üsler hakkında acil bilgi ihtiyacı vardı... ABD'nin ani bir manevra ile Türkiye'ye saldırma ihtimali var mıydı?

Irak'ın Bağdat kentinde bulunan yerel radyodan yansıyan saat başı haberlerde, Türkiye üzerinden gelen soğuk hava kütlesinin birkaç günlüğüne mevsimleri etkileyebileceği belirtiliyordu... Radyodan yapılan bu anonslara dikkat kesilen Türk Özel Kuvvetleri ve uyuyan hücreler uyanarak kırmızı alarma geçti... Tüm ajanlar birer birer yola çıkarak görev alanlarına dağıldı.

Türkiye'de uzun yıllardır etkin bir şekilde görev yapan İran ve Rus istihbaratı da kritik pozisyonlardaki adamları sayesinde durumun vahameti konusunda bilgi sahibi olmuşlardı... Türkiye'ye olası bir Amerikan müdahalesine asla kayıtsız kalmayacaklarını büyükelçilik kanalıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ileten Rusya Devlet Başkanı Putin, Türkiye'de yüksek miktarda bulunan bor ve uranyum madenlerinin Rus teknoloji ile özel alanlarda kullanılabileceğini söylemeyi de ihmal etmedi! Çin Halk Cumhuriyeti'nden de benzer destek geliyordu. Gerginliği çalan telefonun zil sesi bozdu... Kısa süreli sessizliğin ardından telefonun ucundaki yetkili, Başkan Biden’in Cumhurbaşkanı Erdoğan'la 10 dakika içinde acil olarak görüşmek istediğini söyledi... Külliyede komuta kademesi ile toplantı halinde olan Erdoğan, saatine baktı... Saat 20.30'u gösteriyordu. Saat 21.00'da görüşelim dedi...

NOT: Yukarıdaki yazı, bir kurgudan ibarettir. Ancak ABD’nin İncirlik'te bulunan dev askeri üssü, Irak'ın kuzeyinde inşa edilen başka bir üsse taşıyacağı yönünde medya kuruluşları tarafından çok sayıda haber yapılmıştır. Bazı medya kuruluşları, Türkiye ile yaşanabilecek çatışma risklerini haberleştirmiş, Türkiye'ye de tehditler savurulan haberlerde "İncirlik'i Kürt topraklarındaki bir hava üssüyle değiştirmenin zamanı geldi" ifadeleri kullanılmıştır.