Betül Gökçe AKGÖL'ün 2 Nisan 2024 tarihli yazısı: Paris’in Kalbindeki Hazine: Louvre Müzesi

Paris'in en ünlü müzelerinden biri olan Louvre Müzesi, dünya çapında benzersiz sanat eserleri koleksiyonuyla bilinmekte. Bu müzeyi ziyaret etmek ise, sanat tarihini keşfetmek ve dünyanın dört bir yanından gelen sanat eserlerini görmek için harika bir fırsat yaratıyor.

Paris'in merkezinde, Seine Nehri'nin kıyısında yer alan Louvre Müzesi, kuşkusuz Fransa'nın en büyük ve en önemli müzelerinden biri. Binanın tarihi, Orta Çağ'dan modern döneme kadar uzanıyor. Louvre, 1204’te Viking akınlarından korunmak için Kral Philippe Auguste tarafından yaptırılmış. Adını, İngilizcede güç anlamına gelen “Lower” kelimesinden alan bugünkü saray ise 1. François döneminde yapılmış. Şimdiki Louvre’a ait Rönesans etkilerindeki ilk binayı mimar Pierre Lescot 1535’te yapmış ve Louvre, 400 yıl süren eklemelerle bugünkü hâline gelmiş. Burası uzun süre kralları, kraliçeleri ağırlamış. Fransız Devrimi’nden sonra ise kaderi değişmiş ve 1793’te müzeye dönüşmüş. Şimdi müze, sanat eserleriyle dolu devasa bir kompleks haline gelmiştir.

1793’te 537 resimle açılan Louvre’da o günlerde genelde kiliseye ve soylulara ait eserler sergilenmiş. 1796-1801 yılları arasında kapalı duran müze, Napolyon döneminde zenginleştirilmiş ve adına Napolyon Müzesi denmiş. Fakat Napolyon’un Waterloo’daki yenilgisinden sonra, hem koleksiyondaki bazı eserler eski sahiplerine iade edilmiş hem Louvre ismine geri dönülmüş.

Louvre Müzesi'ni gezerken, sadece sanat eserlerini değil, aynı zamanda binanın mimarisini de keşfetmek büyük bir zevk. Müzenin ünlü piramidi, Çin asıllı Amerikalı Mimar Ieoh Ming Pei tarafından yapılmış. 21 metrelik bu cam piramit, avludaki dört piramidin de en büyüğü.

Özellikle ilk yapıldığında Fransızlar, müzenin asaletini bozduğunu düşünmüş ve sevmemişler.

Ama yine de müzenin içindeki avlular, bahçeler ve iç mekanlar da görülmeye değer.

Şehrin batı yakasında yer alan ve 60 bin metrekareye yayılan Louvre, yılda sekiz milyon ziyaretçi ağırlıyor. Fransa’nın en büyük müzesinde 35 bin sanat eseri ve 380 binden fazla obje sergileniyor. Louvre'un büyüklüğü ve zenginliği, bir günde detaylı olarak tamamını gezmeyi imkansız kılıyor. Bu nedenle, müzeyi ziyaret etmeden önce belirli bir plan yapmak oldukça önem taşıyor.

Louvre, “Eski Mısır Medeniyeti”, “Kadim Yunan, Etrüsk ve Roma”, “Eski Yakın Doğu Sanat Eserleri”, “İslam Sanatı”, “Dekoratif Sanatlar”, “Heykeller”, “Tablolar” ve “Baskılar ve Çizimler” olmak üzere sekiz bölümden oluşuyor. Sağ kanat Richeliu, sol kanat Denon ve orta kanat Sully ile birlikte müze üç kanatlı bir yapı.

Mumyalar, sfenksler, hiyerogliflerle bezeli mezar taşları… Eski Mısır Medeniyeti bölümünde neredeyse bütün Mısır Paris’e taşınmış hissi veriyor. Burada Nil Uygarlığı’nın İ.Ö. 4000’den 4. yüzyıla kadar yaptığı eserlerin de dâhil olduğu bu bölümde 50 binden fazla eser yer alıyor.

Antik Yunan, Etrüsk ve Roma bölümünde; Ege’de Helenizm’in başlangıcından, Roma İmparatorluğu’nun son günlerine kadar, antik dönemlere ait eserler sergileniyor. Mermer lahitler, zırhlar, altın ve gümüş takılar, freskler, vazolar bulunuyor.

Louvre’un göz bebeklerinden, Milo Adası’ndan getirilen Venüs Heykeli de burada bulunuyor. Yunan mitolojisindeki zafer tanrıçası Nike’nin M.Ö. 3. yüzyıldan kalma mermer heykeli olan Kanatlı Zafer Heykeli (The Winged Victory of Samothrace), Helen Dönemi’nin en önemli eserlerinden biri olma özelliğine sahip ve o da burada sergileniyor. Eskiden Semadirek Tapınak Kompleksi’nde yer alan ve bu kompleksin önemli bir parçasını oluşturan heykelin kol ve baş kısımları bulunamamış. Ama sadece elbisesinin detayları bile görülmeye değer.

Burası, erken Mezopotamya, Sümer, Asur ve Akad eserleri bakımından oldukça zengin olan Eski Yakın Doğu Sanat Eserleri bölümü. M.Ö. 2500’e tarihlenen Sümer ve M.Ö. 2270 yılına ait Akad eserleri, bu bölümdeki en eski eserlerden. Babil Kralı Hammurabi’ye ait kanunların yazılı olduğu obje ise, buradaki en özel eser. Yine bu bölümün diğer gözdesi Asur Kralı II. Sargon’un sarayının giriş kapısındaki 4 metre yüksekliğinde, insan başlı, kanatlı öküz heykeli. Bu eser, M.Ö. 8. yüzyılda Asurluların büyük sarayları hakkında önemli ipuçları veriyor.

Müzenin en ünlü eserlerinden biri Mona Lisa tablosudur. Leonardo da Vinci'nin bu ikonik eseri, Louvre'un en kalabalık ve popüler bölümlerinden biridir. Mona Lisa'nın yanı sıra, Louvre'da Botticelli'nin "Venüs'ün Doğuşu", Michelangelo'nun "Dying Slave" heykeli, ve "Sezar'ın Ölümü" freski gibi dünya çapında tanınmış eserler de bulunmaktadır. 14 ila 19. yüzyıla ait Fransız, İtalyan, İspanyol, Hollandalı ve Alman ressamların tablolarının sergilendiği Tablolar bölümünde; Ortaçağ’dan Fransız ve Avrupa resim koleksiyonları yer alıyor. Leonardo da Vinci, Rembrandt, Albert Dürer, Johannes Vermeer, Eugène Delacroix ve daha nicesinin eserleri burada sıralanıyor.

Gezi sırasında dinlenmek ve enerji depolamak için Louvre'un kafelerinden birinde mola vermek ise harika bir seçenek. Bu kafeler genellikle Fransız mutfağının lezzetli örneklerini sunar ve Paris'in tadını çıkarmak için oldukça ideal.

Sonuç olarak, Louvre Müzesi, sanat tutkunları için eşsiz bir deneyim sunan dünyanın en önemli müzelerinden. Zengin koleksiyonu, etkileyici mimarisi ve tarihi atmosferiyle, Paris ziyaretinizde mutlaka görmek isteyeceğiniz yerlerden biri.