Psikanaliz ekolünün önde gelen figürlerinden biri olan Erich Fromm, sadece akademik başarılarıyla değil, aynı zamanda toplumsal düşünceleri ve özgürlük üzerine olan derinlemesine çalışmalarıyla da tanınır. 1900 yılında Almanya’nın Frankfurt kentinde doğan Fromm, tutucu bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Gençlik yıllarında, tutucu Yahudi toplumunun yanı sıra çeşitli ayrımcılıklara maruz kaldığı sosyal çevre arasında gidip gelmiştir. Eski Ahit eğitimleri, ilerideki düşüncelerini şekillendirmiştir; hatta kendi ebeveynlerini ve çocukluğunu "nevrotik" olarak tanımlamıştır.
Fromm'un yaşamını etkileyen önemli olaylardan biri de Birinci Dünya Savaşıdır. Bu deneyim, onu insan davranışlarını incelemeye yönlendirmiş ve savaşın nedenlerini kişisel bir saplantı haline getirmiştir. Hayatı boyunca barış ve uluslararası uzlaşmanın önemli bir savunucusu olmuştur. Aynı zamanda, bu saplantı onun kitlesel davranış ve kitle psikolojisi konularına olan ilgisini pekiştirmiştir.
Savaş sonrası sosyalist düşünceleri benimseyen Fromm, siyasal partiye katılmak yerine eğitimine odaklanmıştır. Toplum bilim ve psikanaliz alanlarında eğitim aldıktan sonra, Sigmund Freud'un düşüncesiyle tanışmış ve ondan etkilenmiştir. Almanya'nın farklı şehirlerindeki Psikanaliz Enstitülerinde eğitim görmüş ve 1930'da Frankfurt'ta yeni bir psikanaliz enstitüsü kurmuştur. Ancak Nazi baskıları sebebiyle Almanya'dan ayrılmak zorunda kalmış ve ABD'ye göç etmiştir. Amerika'da özel muayenehane açmış ve çeşitli psikanaliz enstitülerine katılmıştır.
Erich Fromm, hayatı boyunca birçok evlilik yapmıştır. 1980 yılında sekseninci doğum gününe ulaşamadan vefat etmiştir.
Fromm, özellikle kişiliğin toplumsal yapılar ve ideolojiler tarafından nasıl şekillendiğine odaklanmıştır. En önemli eseri olan "Özgürlükten Kaçış" (1941), ekonomik, politik, sosyolojik ve tarihsel detaylarla birlikte bu konuyu ele almıştır. Şüpheci kişiliği, ona herhangi bir ideolojiye bağlı kalmadan özgün bir kuram oluşturma imkanı vermiştir.
Erich Fromm'un eserleri ve düşünceleri, sadece akademik alanda değil, aynı zamanda toplumsal değişim ve bireysel özgürlük üzerine olan tartışmalarda da önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.
