Mert Can DUMAN'ın 3 mayıs 2023 tarihli yazısı: Tüketimle Üretmek

Daha önce bu satırlardan defalarca kez tartıştığımız ve değerlendirdiğimiz üzere Türkiye, küresel pazarlarla entegre bir ekonomi olmanın en büyük avantajı olan ticaretin ivmelendirdiği bir büyüme modelini benimsemiş; bunun gerçekleştirirken de yerli kaynakların üretimdeki payının dönemler itibarıyla artırılmasını önceliklendirmiş bir ülke. Son dönemlerde ihracatta erişilen yüksek değerler, yerli sanayinin birbiri ardına ortaya çıkardığı ürünlerin küresel pazarlarla bir araya gelmesi sevindirici gelişmeler. Ancak her daim olduğu gibi bu alanda da madalyonun bir de diğer tarafı var. O da tabii ki sosyolojinin de çalışma alanına girebilecek bir olgu: tüketim.

Madem sözü ihracattan açtık, gelin ihracat tarafına bir bakalım. Ticaret Bakanlığının henüz dün yayımladığı verilere göre Nisan ayında ihracatımız %17,2 azalışla 19 milyar 315 milyon dolar olurken ithalatta ise %4,5’lik bir azalış gözlemlendi. Yılık ilk dört aylık döneminde ihracat %3 gerilerken ithalat ise %7,2 arttı. Peki yıllık ihracatta durum ne? Hatırlarsınız, 2022 yılını, hedefi olan 250 milyar dolar seviyesinin üzerinde tamamlayan yıllık ihracat, Ocak ayında 256 milyar dolara kadar yükselmişti. Ancak zaten devam eden ihracat pazarlarımızdaki yavaşlamaya bir de tüm ülke olarak yüreğimizi dağlayan deprem felaketi eklendiğinde ihracattaki ivme kaybı kendisini Nisan verilerinde de gösterdi. Nisan ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız 251,7 milyar dolara geriledi.

İhracattaki ivme kaybına karşın ithalat tarafının yavaşlamamakta ısrar etmesi ise maalesef dış ticaret açığı tarafında bir miktar kırılganlığa sebep olmaya başladı. 2022 yılını 364,4 milyar dolar ithalat ile kapatan ülkemizin Nisan ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ithalatı 372,3 milyar dolara yükseldi ve bunun sonucu olarak da dış ticaret açığımız bu alandaki rekorunu tazeleyerek 120,6 milyar dolara yükseldi. Hiç şüphesiz bunun zeminini ihracatın ithalat kadar artış gösterememesi, ithalatımızın özellikle ara malı ve tüketim malları tarafından beslenmesi oluşturuyor.

Son 5 yılın ithalat görünümüne bir bakalım. 2018-2022 döneminde yıllık ortalama %10 artan ithalatımızın %10’unu oluşturan tüketim mallarında özellikle son dönemde yaşanan artış dış ticaret açığımızdaki artışın da önemli bir sebebini oluşturuyor. 2022 yılında %22,2 artan tüketim mallarının ithalatı 2023 yılının ilk dört aylık döneminde de artış ivmesini korudu. Öyle ki, TÜİK ve Ticaret Bakanlığının verileri dikkate alındığında 2023 yılının Ocak-Nisan döneminde tüketim mallarının ithalatında %67’lik artış söz konusu. Geçtiğimiz yılın Ocak-Nisan döneminde 8,3 milyar dolar olan tüketim malları ithalatımız bu yılın aynı döneminde 13,8 milyar dolara yükseldi.

İhracatın hem büyümeyi ivmelendirici gücünün hem de üretim sürecini dönüştürücü gücünün farkındayız. Ancak ticarete daha fazla uyum sağladıkça ithalat tarafının da kontrolden çıkmasını önlememiz gerekiyor. 2022 yılında ihracatın büyümeye olan etkisi birinci çeyrekten dördüncü çeyreğe geldiğimizde 3,4 puandan -0,8 puana gerilerken ilk çeyrekten büyümeden yalnızca 0,4 puan çalan ithalat tarafı ise son çeyreğe geldiğimizde büyümeden 2,3 puanı alıp götürdü. İhracat için üretmek, üreterek büyümek güzel ama üretimi ve büyümeyi tüketime de ilintilendirmemek gerek.

Sağlıklı ve güzel bir hafta dileklerimle…