Mert Can Duman'ın 18 Ocak 2023 tarihli yazısı: Güzel Günler Mazide mi Kaldı?

Küresel ekonomik görünüme ilişkin beklentilerin her geçen gün iyileşmesi beklenirken her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Daha önce bu satırlardan birçok kez ‘kış geliyor’ diyerek beklentileri paylaşmıştık ama gerçek anlamda gelmeyen kış, ekonomiden beri gitmiyor. Dünya Bankası yayımladığı Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nda 2023 yılında küresel yavaşlamanın devam edeceğine ilişkin öngörüler, ekonomilerde bulutlu ve rüzgârlı havaların bir süre daha süreceğini ve gelişmelerin bu rüzgârın etkisi altında kalacağını gösteriyor.

Hep söylüyoruz, dünya ikiz bir dönüşüm sürecinin içinden geçerken aynı zamanda birçok riski de bir arada göğüslemek zorunda kalıyor. Enerjide yenilenebilir dönüşümü gerçekleştirmeye çalışırken diğer yandan enerjinin sürdürülebilirliğini düşünüyor kara kara. Bir yandan çok istekli bir şekilde dijital dönüşümü gerçekleştirmeyi isterken diğer yandan hızlı dijitalleşmeyle beraber artacak olan enerji talebinin nasıl karşılanması gerektiğini sorguluyor. Fırsatlar tehditleri ve riskleri beraberinde getirirken küresel konsensüs doğru ve kararlı bir yol haritası çizmek zorunda kalıyor.

2020 yılı küresel ekonomiler için adeta ‘ani duruş’ yılı olmuştu. Hemen ardından gelen 2021 yılı ise güçlü toparlanmaya ev sahipliği yapsa da hızlı talep artışı, dünya için enflasyon tehdidini yeniden su yüzüne çıkarmıştı. Enflasyon ateşini biraz azaltsa da hala ekonomiler için büyük risk konumunda. Bununla birlikte, salgın sürecinin en hasarsız atlatılması için borçlanma tarafındaki manevra alanlarının kullanılması da günümüzde ülkelerin borçlanma tehdidini beraberinde getirdi. İşte Dünya Bankası da bütün bu risklere dikkat çekerek 2021 yılında %5,5 büyüyen dünya ekonomisinin 2022 yılında %4,1’e, 2023 yılında ise %3,2’ye gerileyeceğini bekliyor.

Nitekim Dünya Bankasından yapılan açıklamada da dünya ekonomisinin eşzamanlı olarak salgın, enflasyon ve politika belirsizliği gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığının ve şimdiye kadar görmeye alışkın olmadığımız kamu harcamaları ve para politikalarının görüldüğünün altını çiziliyor. Yakın geçmişte küresel büyümenin lokomotifi niteliğindeki gelişmekte olan ekonomilerdeki ivme kaybı ise daha sert görünüyor. Dünya Bankası’nın ‘sert iniş’ olarak nitelendirdiği bu süreçte gelişmekte olan ekonomilerde 2021 yılında %6,3 olan büyüme oranının 2023 yılında %4,4’e kadar gerileyeceği öngörülüyor. Başta enflasyon olmak üzere tehditler kırılgan ülkeleri daha da kırılgan hale getiriyor.

Yeşil ve dijital dönüşüm süreçleri hem eylem ve kararlılık hem de parasal anlamda önemli bir özveriyi gerekli kılıyor. Salgın sonrasındaki süreçte borçlanmanın bu kadar tehdit olduğunu gözetirsek önümüzdeki dönemde bu iki dönüşüm sürecine kaynak sağlamaya çalışan ülkelerin borçlanma stratejilerini sürdürülebilir bir şekilde belirlemelerinin de önemi çok büyük.

Zorlu günler insanlığı bekliyor. Hiç şüphesiz bu zorlu dönemden kendini çıkaracak yegane unsur olan insanlığın da dersine iyi çalışması ve ödevlerini harfiyen yerine getirmesi gerekiyor.

Güzel ve sağlıklı bir hafta geçirmeniz ümidiyle…