Mert Can DUMAN’ın 1 Mart 2023 tarihli yazısı: Fay Hayatı

Doğa, bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğiyle bizi her yüzleştirdiğinde, bu yüzleşme bizim için çok daha acı verici oluyor. Binlerce vatandaşımızı ebediyete uğurlamışken aradan geçen üç hafta boyunca eksiklerimizi, yanlışlarımızı, sorumluluklarımızı konuşmayı sürdürdük, sürdürmeye de devam edeceğiz. Ancak bundan daha önemlisi, bütün bunların konuşmayla kalmayıp uygulamaya geçmesi, dertten ders, acıdan doğru çıkabilmenin başarılması. Bunu da zaman gösterecek, yine.

Güvenimiz de enkaz altında kaldı, sevdiklerimizle birlikte. Her birimiz uykusuz gecelerle bir araya gelmenin, olası bir depremde neler olabileceğinin kaygısıyla yüzleşmenin acısını yaşıyoruz derinlerimizde. Ülkece afeti yaşadıktan sonra insan suretlerine bakıyorum da çoğu insanın yüzünde yerleşen tebessümün, kalbinden gelmediği fark ediliyor. İşte bizim yeniden yola çıkarken inşa etmemiz gereken ilk şey belki binalardan önce güven. Birbirimize, kurumlarımıza, dayanışmamıza, birlik ve beraberliği başardığımızda aslında ne kadar güçlü olduğumuza, istersek aşamayacağımız sorun olmadığına ama bunun için istemek gerektiğine…

Sevdiklerini, evlerini, bunlara ilave bir de güvenlerini kaybeden insanlar, afet bölgesindeki şehirlerimizden acı hatıralarıyla göç ediyor. Hani huzurlu ve mutlu zamanlarımızda kendimize söyleriz ya “Yola çıkmak güzeldir, yol öğretir” diye. Ama bu sefer en acı yolculuklardan birisi sanırım. Evini arkada bırakıp da yeni bir dünyaya doğru yol almaya çalışmak… İşte, büyük yaşanmışlıklar, acı hatıraları heybesine koyup da yeni bir hayata başlamaya çalışacak vatandaşlarımıza vereceğimiz desteğin sürekliliği, birlik ve beraberlikle çıkacağımız yeni yolun en büyük aşamalarından birisi olacak. Kırılan hayatların ötesine geçebilmemizin yollarından birisi bu.

Yer kabuğu gibi hayat da kırıldı Şubat ayında. Yılın en kısa ayı olan Şubat, ne çok üzüntüyü, ne çok acıyı ve ne çok hatırayı yanında alıp götürdü değil mi? Fay kırıklarına rağmen hayat devam ediyor, bu da bir gerçek. Deprem bölgesinde tabiri caizse taş üzerinde taş kalmaması, ihracatımızın %10’unu üstlenen üretim gücümüzün de kaybına sebep oldu.

Ajanslara düşen haberler, bölgedeki üretim tesislerinin ne yazık ki yaşanan sorunlar sebebiyle kapanma evresine geldiğine işaret ediyor. Üstüne üstlük bir de yukarıda bahsettiğim gibi hatıralarını da yanına alarak uzaklaşmak zorunda kalan insanlarımızın oluşturduğu iş gücünün de kaybı, bölgenin üretim kapasitesinin derin sarsıntılar geçirmeye devam edeceğini gösteriyor. İşte tam da bu yüzden, hayatın kırıldığı o anın ötesine geçmeye çalışarak yeniden inşa etmeye çalışacağımız süreçte, atacağımız adımların da üretim gücümüzü ve kapasitemizi göz ardı etmeden atılması gerekiyor. Bu bağlamda, tüm paydaşlara büyük görev düşüyor. İş birliğiyle, koordinasyonla ve doğru organizasyonlarla…

Ercan Kesal’ın Peri Gazozu kitabında yer alan bir söz ile bitirelim bu haftaki buluşmamızı: ¨Bazı şeyler insana geri dönülemez yollar çizer. Bir sarsıntı, bir kırılma olur hayatınızda ve sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz.”  Yer kabuğu kadar, hayatlarımız da sarsıldı ve kırıldı. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyoruz, umuyorum ki çok daha iyi olur.