Başlığımız buğday olunca ilk akla gelen konunun ekmek olmaması imkansız. Hani büyüklerimizin sık sık kullandığı bir söz vardır; ekmek aslanın ağzında. Bizler artık biliyoruz ki ekmek artık aslanın ağzında değil midesinde, ona da ulaşabilene ne mutlu. Ekmeğe yapılan son zamlarla da artık midesinde midir? O bile muamma. Son zamanlarda buğday da yaşanan sıkıntılar konuşulmaya başlanınca hepten bir panik havası oluştu. Peki gerçekten bu topraklarda buğday sorunu yaşanır mı? Size göre de buğday sorunun konuşulacağı en son ülkelerden biri olmamız gerekmez mi?
Konumuz buğday. Buğday üretiminde yaşanan türlü sıkıntılar. Hani binlerce yıldır ekip biçtiğimiz bu toprakların en çok en iyi bildiği ürününde yaşanan sıkıntılar… Kaç bin yıldır ekip biçtiğimiz atalarımızdan beri en iyi bildiğimiz bu toprakların ürününde, birileri sıkıntılar var buğday ekmiyoruz, ekemiyoruz, buğday stoğumuz bitmek üzere diyor, birileri ise gerekirse başka ülkede ekilir biçilir ama sıkıntı yaşanmaz diyor. Mesela Venezuela’da… Peki binlerce yıldır ektiğimiz bu üründe neler oldu da başka memleketlerde ekmek zorunda kaldık? Binlerce yıldır ektiğimizi de nereden çıkartıyorsun diyenleri aydınlatmak için söyleyeyim. Ben değil; geçtiğimiz günlerde çıkan bir haber diyor. Haberde, Kayseri Kültepe ilçesinde arkeolojik kazılarda çıkarılan küpte 7 bin yıllık Siyez buğdayı tohumu bulunduğu söyleniyor. Ata tohumu olarak nitelendirilen tohumlar o kadar kıymetli ki binlerce yıl önce bu coğrafyada yaşamış atalarımızdan kalan bu miras, şimdi en ihtiyacımız olan anda karşımıza çıkıyor. Geçmişi on binlerce yıl öteye dayanan siyez buğdayı için her zaman buğdayın atası denilirdi. Bu kazılarda gösteriyor ki gerçekten buğdayın atası ve şimdi belki de en ihtiyaç duyduğumuz zamanda tekrar karşımıza çıktı. Bana göre bu pek de tesadüf sayılmaz. Çıkartılan ata tohumun bir kısmının da Diyarbakır’da ekimi yapılmış. Maliyeti diğer buğdaylara göre az, verimi çok yüksek olan buğdayın atası siyez tohumlarının Türkiye’nin her yerine yayılması planlanıyormuş. Ne kadar doğru bir hamle olur. Hem de buğday konusunda bu kadar çok söylentilerin üzerine…
Peki ekmekten, makarnaya hemen hemen tüm hayatımızı etkileyen buğday konusunda neler yaşandı da yurt dışında ekim alternatiflerine kadar konuşur olduk. Önce pandemi sonra Ukrayna'daki savaş, küresel tedarik zincirine büyük bir darbe vurdu. Şüphesiz bu iki olaydan en fazla etkilenen sektörlerin başında ise gıda geldi. Gıda sektörünün en önemli ham maddesi olan buğdaydaki gelişmeler de tüm ülkeler tarafından dikkatle izlenmeye başlandı. Tedarik sorunları nedeniyle buğday bulmak zorlaşırken bulunan buğdayı eskisi kadar ucuz almak da mümkün değil. Çözüm önerileri arasında konuşulan konuların başında ise başka bir ülkede buğday üretiminin yapılması konuşuluyor. Bu durum birçok sektör temsilcisine göre yerli üreticiyi zora sokmanın dışında çare getirmez. Başka bir ülkeye bağımlı olmak o ülkede yaşanılan herhangi bir durumda tekrar sıkıntıya düşmemize sebep olur. Bakınız Ukrayna gerçeğinde olduğu gibi.
Kendi ülkesinin ihtiyacını karşılayabilmenin ve ihracat yapabilmenin en kolay yolu yerli üreticiye destek vermekten geçiyor. Önce çiftçiye yeterli destek verilmeli sonra boş, kendi kaderine terk edilmiş tarım arazileri tekrar üretime kazandırılmalı. Sonrası zaten kendiliğinden gelir. Bu topraklar kendi insanına yeter de artar bile. Yeter ki kıymetini bilelim. Ne toprak buğdaysız kalır ne de ekmek 10 TL’den satılır.