Pandemiye bu kadar kilitlenmişken birçok şey için harekete geçmekte geç kalıyoruz. Kadınları ve çocukları koruyamadığımız gibi hayvanları da koruyamıyoruz.
Çocukların gördüğü işkencelerden, tacizlerden, tecavüzler koruyamadığımız gibi kadınları da katil ruhlu erkeklerden koruyamıyoruz. Geçtiğimiz hafta kadınlara uygulanan şiddetlerle mücadele gününde (25 Kasım) uzun uzun konuştuk. Son bir yılda son bir ayda kaç kadının öldürüldüğünü kaç kadının koruma talep ettiğini…
İşte kadınlar ve çocuklarımızı koruyamadığımız gibi hayvanları da koruyamıyoruz. Korumak için yapanı yaptığı cezaya çarptırmak için geç kalıyoruz geç…
Şimdi bu konuya nereden geldiğimi merak edenler için anlatmaya başlıyorum. Geçtiğimiz hafta Samsun’dan gelen bir vahşet haberi ile tüylerimiz diken diken oldu. En azından benim oldu. Kimin neden, hangi amaçla yaptığını bir türlü anlayamadığımız ama insan olanın yapamayacağı bir vahşete şahit olduk. Yavru bir köpeğin ön bacaklarının kesilmiş halde bulunması olayı…
O köpeğin günler sonra çekilmiş görüntülerinde bile hala titriyor olması yaşadığı korkuyu gözler önüne seriyordu. Çünkü o da bir can taşıyordu ve etten kemiktendi. Yaralı köpek HAYTAP’ın desteği ile özel bir hayvan kliniğinde ameliyata alındı.
Köpeğin durumu hakkında bilgi veren Veteriner, köpeğin her iki bacağında travmatik lezyonları olduğunu bacaklarının keskin bir cisimle kesildiğini söyledi. En önemlisi de hayvancağızın kemiğinin geri kalan kısımları çok aktif olmadığı için protez takma şansının olmamasıydı.
Kimin ne amaçla, hangi psikoloji ile küçücük bir köpekten ne isteyerek bunu yaptığını anlamadığımız bu olayda Jandarma, olayla ilgili şüpheli ve şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı. Başlattı ama biz bu hikayenin sonunu biliyoruz.
O katiller ifadeleri alınır alınmaz ellerini kollarını sallayarak, içlerinde taşıdıkları canilikle kaldıkları hayata devam edecekler, o köpekçik de ön ayaklarına takılan tekerlekli sandalye ile ona bahşedilen istediği hayatı yaşayamamaya terk edilecek. Çünkü hayvanlarımızı içeren yasalarımız tam da böyle diyor. Yapanın yaptığına pişman olacağı, yapmak isteyenin kırk kere düşüneceği hayvanlarımızı koruyacak ağır cezalarımız maalesef yok.
10 yıldır üzerinde durulan uzun uzun tartışılan hayvan hakları yasasında ise sona gelindiği söyleniyor. En az iki yıldan başlayan hapis cezalarını içeren Hayvan Hakları Yasası’nın 2021 yılında görüşülmesi planlanıyormuş. Bunun taslak olmaktan çıkıp bir an önce en azından yeni yılın ilk günlerinde çıkması tek umudumuz.
Çünkü hızlı bir şekilde bir gecede yasalaşabilen her konu gibi bu konunun da aciliyeti olduğunun farkına varmalıyız. Her geçen gün ‘nasıl olsa ceza almıyorum’ deyip istediğini yapan canilerin eziyetine maruz kalan bu canlıların haberleri ile karşılaşıyoruz. Bakın canlıların diyorum. Canlıların…
En acımasızı da göz altına alınan bu cani ruhların elini kolunu sallayarak ertesi gün salıverildiğini görmek. Diğer bir husus ise aynı yaratıcı tarafından yaratıldığımız o canlıya zarar verebilen, bundan zerre kadar korkusu olmayan kişinin insana da zarar vermekten asla çekinmeyeceği. Bu yüzden caydırıcı cezalar uygulanmak zorunda.
Yeni yılda çıkmasını umut ettiğimiz taslakta ise “Hayvana zarar veren fiiller”, yalnızca para cezası gerektiren Kabahatler Kanunu kapsamından çıkarılacak; “canlı varlığa zarar verme” suçu kapsamında TCK’ye göre işlem görecek.
Hayvanlara işkence ve kötü muamelede bulunanlara farklı cezalar olacak. Örneğin nesli tehlikede olan hayvanı öldürene veya şiddet uygulayana ceza miktarı bir kat daha arttırılacak. Kötü muameleye en az iki yıl ve ertelenmeyen, paraya dönüştürülmeyen ceza öneriliyor. Taslakta, ev hayvanlarına çip takılması ve sokağa bırakanlara da 10 bin TL’ye kadar para cezası verilmesi gibi ileri düzenlemeler de bulunuyor.
Hayvanlara uygulanan bu vahşetler için harekete geçmekte yeterince geç kaldığımıza inanıyorum. Umarım daha fazla geç kalmayız.
Herkese sağlık ve huzur dolu haftalar dilerim.