Kıyı balıkçılığı, “Çok kez kişisel girişimle, kıyı yakınında, bir sandal, motor takılı küçük bir tekne, olta, çapari ya da küçük ağlarla yapılan, örgütlenmemiş ya da yetersiz örgütlü balıkçılık biçimi” şeklinde tanımlanıyor.
Bunun yanında “Kıyıdan fazla uzaklaşmadan bir gün içinde avlanıp limana dönülme biçiminde yapılan avcılık” da kıyı balıkçılığının bir diğer tanımı olarak karşımıza çıkıyor.
Geçtiğimiz gün Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, kıyı balıkçılığına verilen desteği dile getirdi ve ben de Bakan Pakdemirli’nin açıklamalarından sonra kıyı balıkçılığının üzerinde durmak istedim.
Aslında genel anlamıyla balıkçılık insanoğlunun en eski faaliyetlerinden biri. Dolayısıyla balıkçılığın en eski faaliyetlerden olması en eski ticaret olduğunu göstermektedir.
Balıkçılık ve kıyı balıkçılığının ekonomideki önemine geçmeden önce Bakan Pakdemirli’nin açıklamalarına bakmak lazım sanırım.
Bakan Pakdemirli yaptığı yazılı açıklamada, “Geleneksel Kıyı Balıkçılığının Kayıt Altına Alınması ve Desteklenmesi Tebliği”nin Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdiğini söyledi ve şu cümleleri ekledi:
“Balıkçılık filosunun büyük kısmını oluşturan, 10 metreden küçük boylardaki balıkçı gemilerine destekleme ödemeleri bul yıl da devam edecek. 2017 yılından beri sürdürülen bu destekleme programından elde edilen avlanma yöntemleri, av miktarları, gelir-gider bilgileri ve balıkçıların sosyoekonomik durumlarına ilişkin güncel veriler, küçük ölçekli balıkçılık sektörünün refahı ve menfaati için kısa, orta ve uzun vadeli planlarda devreye alınacak. Bu çerçevede, 2017’de 8 bin 762 balıkçı gemisi sahibine toplam 7 milyon lira, 2018’de 10 bin 297 küçük ölçekli avcılık yapan balıkçıya 8 milyon 200 bin lira destek verilmiş, 2019’da da 12 bin 269 adet destek başvurusu alınarak, bunun karşılığında balıkçılara 13 milyon lira destek ödemesi yapılmıştır. Balıkçılarımızı desteklemeye devam ediyoruz.”
Bu çerçevede özelde kıyı balıkçılığının genelde ise balıkçılığın desteklenmesi ekonomi için önem arz etmektedir.
Dünyada kıyı ve açık deniz balıkçılığı gelişmiştir. Ülkemizde ise balıkçılığın coğrafi dağılışına baktığımızda Karadeniz, Marmara ve Boğazlar önemli avlanma bölgeleri içerisinde önemli bir yere sahiptir. Avlanma bakımından Ege ve Akdeniz’in yetersiz olduğu söylenebilir.
Balıkçılığın destek görmesi oldukça önemlidir ama bunun yanından usulsüz avlanmanın da önüne geçilmelidir çünkü usulsüz avlanma balıkçılığın gelişmesindeki en büyük engel olmaktadır.
Bunun yanında sanayi veya evsel atıkların denizlere dökülmesi de balıkçılığın gelişimindeki en büyük engelden biridir. Üstelik çevre felaketine neden olduğunu düşündüğüm sanayi ve evsel atıkların yarattığı yıkım hem çevreye hem de ekonomiye büyük oranda zarar vermektedir.