İRFAN BAŞÇUHADAR
Birleşik Krallık Uluslararası Ticaret ve Kalkınma Bakanlığı’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen İngiltere-Türkiye Sıfır Zirvesi, özel sektör iklim eylemi ihtiyacını ve net sıfır emisyon için iş gerekçesini tartışmak üzere Birleşik Krallık ve Türk işletmelerini bir araya getirdi.
Çevrim içi gerçekleştirilen “Sıfır Zirvesi Yarışı” toplantısında; COP26 öncesinde, Birleşik Krallık ve Türk işletmeleri bir araya geldi. Toplantıda işletmeler, iklim eylemi ve net sıfır taahhütlerinde bulunma konusunda iş liderliğinde sunum ve paneller gerçekleştirdi. İşletmelerin iklim değişikliğiyle nasıl mücadele ettiğine, net sıfır emisyon taahhütlerini nasıl yerine getirdiğine, şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadeleye nasıl katılıp katkıda bulunabileceğine, kurumsal imaj, rekabet avantajı ve yenilik açısından net sıfır emisyon taahhüdünün sunduğu fırsatlara dair değerlendirmeler ele alındı.
“İklim değişikliği tüm ekonomilerin gündeminde”
Toplantının açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, “TÜSİAD olarak iklim değişikliği bizim öncelikli konumuz. İklim değişikliği, tüm ekosistem için çok büyük bir tehdit. İklim değişikliğinin etkileri hem uluslararası ölçekte hem de Türkiye’de giderek derinleşiyor. Bu bağlamda iklim değişikliğiyle mücadele ve iklim değişikliğine adaptasyon tüm ekonomilerin gündeminde. Hem uluslararası kurum ve kuruluşlar hem de özel sektör işletmeleri bu konuya oldukça önem veriyor. Aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele için toplumsal bir farkındalığa da ihtiyacımız var. Bu farkındalık ihtiyacından yola çıkarak hükümetler, kurum ve kuruluşlar etkili politikalar oluşturup bunları hayata geçirmeye çalışıyorlar” dedi.
“Amaç, yeşil ekonomi”
G7 ülkelerinin Covid-19 sonrasında iklim değişikliğiyle ilgili ortak bir mesaj ortaya koyduğunu hatırlatan Kaslowski, “G7 ülkeleri tarafından İklim, biyoçeşitlilik, çevre konularının covid-19 sonrası ekonomilerin tekrar yapılandırılması aşamasında öncelik verilecek konular arasında olduğu dile getirildi. Yapılandıracağımız ekonomilerde daha yeşil bir ekonomiyi amaçlıyoruz. Aynı zamanda daha fazla istihdam ve yeşil yatırımı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
“Yeşil Dönüşüm zorunluluktur”
“Önümüzdeki yıllar boyunca emisyon gazını aşağıya çekmek dünyamızın ekosisteminde oluşan tahribatın önüne geçmek için atılacak en önemli adımdır.” diyen Kaslowski,” Dünya nüfusu hızlı bir şekilde artıyor. Aynı zamanda tüketim ve üretim de aynı hızla artıyor. Türkiye, bu noktada iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelerden bir tanesi. Yeşil Dönüşüm bu noktada bizler için keyfi bir uygulama değil, aksine bir zorunluluktur. Bizler özel sektör temsilcileri olarak bu noktada işletmelerin ulusal aksiyon planlarını hayata geçirmeleri konusunda seferberlik gösterilmesinde öncü olmalıyız” dedi.
“Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nın tarafı olmalıdır”
Türkiye’nin COP26 öncesinde Paris İklim Anlaşması’nın tarafı olması gerektiğini dile getiren Kaslowski, “Tüm ulusal ve uluslararası paydaşları, Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerini yerine getirmesi konusundaki çalışmalarını destekliyoruz. Bu noktada COP26 öncesinde Türkiye, kesinlikle Paris Anlaşması’nın bir tarafı olmalıdır. Türkiye, 2050 yılına kadar karbon nötr hedefi belirlemeli ve uygulanabilir, ölçülebilir bir yol haritası benimsemelidir” ifadelerine yer verdi.
Paris İklim Anlaşması’nda ülkelerin sıfır emisyon taahhütlerini ortaya koyduğunu söyleyen Kaslowski, “Bunlar umut verici gelişmeler. Sıfır emisyonla üyelik giderek artıyor ve bunların bir çoğu küresel firmalar. Küresel salgın devam ederken, sıfır emisyon taahhütünde bulunan küresel firmaları görüyoruz. Böyle zorlu bir süreçte başarılı olmak için tüm ilgili tarafların ulusal ve uluslararası ölçekte iş birliği gerçekleştirmesi şart. Öyle ki, bugüne kadar alınmış önlemler, ortalama sıcaklık derecesindeki artışın 1,5°C’nin altında kalamayacağını ortaya koyuyor. Bu noktada hem işletmelerin hem de hükümetlerin, düşük karbon, elektrikli araç, endüstriyellerin karbonsuzlaştırılması gibi girişimleri destekleyecek politikalar oluşturması gerekiyor” dedi.
“Temiz ve güçlü ekonomi inşa etmeye çalışıyoruz”
Uluslararası Ticaret Bakanlığı’nda İhracattan Sorumlu Bakan Yardımcısı Rt Hon. Graham Stuart da toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Covid-19’un dünya ekonomisini temelden sarstığını belirterek,
“Covid-19 hem işletmelere hem de hükümetlere çok büyük zorluklar yaşattı. Şimdi ekonomileri güçlendirerek inşa etme vakti. Daha sürdürülebilir, temiz ve güçlü ekonomi inşa etmeye çalışıyoruz. Bu anlamda sıfır karbon emisyonu hem gezegenimiz hem de işletmeler için önemli. Örneğin, kömür, güneş ve rüzgar enerjisinden daha pahalı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının fiyatı daha uygun” ifadelerini kullandı.
“Türkiye ve Birleşik Krallık, temiz büyüme fırsatlarından beraber yararlanmak isteyen iki müttefik ülke”
Birleşik Krallık’ın son 30 yılda emisyonlarını yüzde 44 azalttığını söyleyen Stuart, şöyle konuştu:
“Diğer önde gelen ekonomilerin çok ötesinde bir azalttım gerçekleştirdik. Böylelikle ekonomimiz yüzde 78 büyüdü. Yani iklim değişikliğiyle mücadelemizi gerçekleştirirken ekonomimizi büyütmeye devam ettik. Ekonomimizi yeniden yapılandırırken, onu daha yeşil hale getirmek hepimizin sorumluluğu. Bu noktada Türkiye ve Birleşik Krallık, temiz büyüme fırsatlarından beraber yararlanmak isteyen iki müttefik ülke. Bu noktada ülkemizin, Türkiye’de temiz sektörlere yatırım gerçekleştirme konusunda büyük bir hedefi var.”