HALİL YATAR
Sosyolog Ziyne Özay madde kullanım yaşının farklı sebeplerden dolayı ‘çocuk’ dediğimiz yaşlara kadar düştüğüne dikkat çekerek sebeplerini şu şekilde dile getirdi;
“Madde kullanım yaşı 9-10’a kadar düştü. Basit maddelerle başlayıp daha da büyüyen bir süreç bu. 16 yaşında bir hastamız vardı ve 6-7 yıldır kullanıyordu. Bu hasta bir kız çocuğuydu. Kızların maddeyi bırakması daha zor. Nedenini ben kendimce şu şekilde gördüm. Bu maddeler çok pahalıdır. Bir erkek parası yoksa çalar çırpar ama belli bir yere kadar. Ama bir kadın kendi bedenini kullanarak madde temin edebildiği için madde sürekli elinin altında olur ve bırakma durumuna pek yaklaşmaz. Bence kadınlar bu konuda erkeklere göre daha iradesizler. Bu konuda gerçekten öyleler. Çünkü istedikleri kadar madde bulabiliyorlar.” ifadesini kullandı.
Okullarda yaş gruplarına göre dersler verilmeli
Uyuşturucu konusunda yaş grubuna göre eğitimlerin verilmesi gerektiğini belirten Özay; “Aslında birçok insan bilinçsiz ve böyle bir şeyin tedavisi olduğunu bilmiyor. Bunun eğitimi verilebilir. Bazen narkotik şube okullarda anlatıyor. Ama yeterli değil bu, zaten hepimiz biliyoruz. Nasıl kötü olduğu anlatılmamalı, zaten kötü olduğunu herkes biliyor. Kullanan insanlara projeler uygulanmalı. Tedavi amaçlı devlet kurumları var. Ama yetersiz. Birçok insan sıra bekliyor. Bu maddeyi kullanan insanların o günü bile onlar için son olabilir. O yüzden daha büyük kurumlar, daha büyük hastaneler açılmalı. Bu insanların büyük bir ilgiye ihtiyaçları var. Orada yapılacak işlemler ilgili ve bilinçli insanlar tarafından yürütülmeli. Hala birçok ilde AMATEM yok. Devlet bu konuda çok şeyler yaptı ama yeterli olmuyor. Bunun için ayrı bir bilim oluşturulmalı, hem emniyet açısından hem eğitim açısından. Tabi ki devlet şunu yapsın tamamen bitirir diyemem. Ama çok büyük çaba harcanması gerekli. Kolluk kuvvetleri bu işi önlemek için daha sıkı denetim yapmalı, ortadan kaybolan bizim insanlarımız oluyor. Eğitim ve okullar açısından bakıldığında her öğretmen öğrencisini takip etmeli bunu da yapabilirler. Madde kullanan insan çok çabuk fark edilir. Okullardaki rehberlik öğretmenleri yeterli olamıyor. Okullarda bu konular için bir psikolog bir sosyolog görev almalıdır. Öğretmenler çocukları ilgili ve alakalı bir şekilde bilinçlendirilmeli ve kesinlikle madde bağımlılığıyla ilgili en azından ayda bir bile olsa ya da haftada bir ders verilmesi ve bunun çocuklara anlatılması gerekli. Bu dersler yaş gruplarına göre farklılık göstermeli. İlkokul grubuna anlatılıyorsa farklı anlatılmalı ortaokula farklı lise ve üniversite gençlerine farklı bir şekilde anlatılmalı. Üniversitelerde bununla ilgili seminerler verilmeli” diyerek eğitim kurumlarının neler yapabileceğine dikkat çekti.
Öncelikle ailelere iş düşüyor
Uyuşturucu bağımlılığı konusunda öncelikle ailelere iş düştüğünü belirten Özay; “Aileler neler yapmalı madde ile mücadele etmek için, en büyük etken ailelere düşüyor. Garip gelebilir ama ben her zaman şunu söylerim herkes çocuk sahibi olmayacak. Çünkü, çocuğun iyi bir yaşantısı olmuyor. Zannediyorlar ki çocuğu dünyaya getirince her şey bitiyor. İlgilenmedikten sonra çocuğun bir anlamı yok ki. Şuna her zaman karşıyım. Dayak ile terbiye olmaz. Bu maddeler öyle çabuk içilip eve gidilecek maddeler değil. 9 yaşındaki bir kız çocuğu evden çıkıp bu maddeyi kullanıp saatler sonra eve normal bir şekilde gelebiliyorsa o ailede bir sıkıntı vardır zaten. Aile danışmanlarından kesinlikle destek alınması lazım, daha sonra çocuğun tedavisi uygulanmalıdır. Devlet hastanelerine aile danışmanları konulması lazım. Çünkü herkesin parası yok. Tedavisi yapılan bağımlının takip edilmesi gerekli. Burada en büyük görev ailelere düşüyor. Hasta taburcu olduğunda hala tedavisi sürer, tedavi hastane de bitmiyor. Sonrasında tekrardan başlamaması için insanların sosyal hayatlarının değişmesi lazım. Maddenin kullanıcının vücudundan atılması için tedavi sonrası 5-6 aya ihtiyacı var. Hasta o günden sonra 5 yıl madde kullandıysa o beş yılı silip daha öncesine gitmesi lazım. Hastalar spora gidecek, bu kesinlikle şart. Çünkü tedavi sürecinde kasların kuvvetli olması gerekli. Ormanlık açık hava çok önemli, mesela bir köpekle uğraşsınlar. Köpekle uğraşmak çok iyi gelecek. Tedavi sürecinde maddiyat çok önemli ve şu anda insanlarda para yok. Paraları olmadığından tedavi olamayan insan çok. Çoğu ilde AMATEM yok. AMATEM olsa da tesisler yeterli değil. Hastalarla birebir ilgilenilmesi ve gerekli tesislerin yeterli hale getirilip hastalara sahip çıkılması gerekli.” diyerek ailelerin devlet kurumları tarafından bilinçlendirilmesine dikkat çekti.
Diyanet madde bağımlılığı konusunda hutbe vermeli
Özay toplum neler yapmalı sorusuna şu şekilde cevap verdi; “Toplumun bu insanlara sahip çıkması lazım. Kullanan insanlardan korkuyorlar. Madde kullanan insan kötüdür algısını yıkamıyor. Madde kullanan insan tedavi sürecinde değerlidir. Niye adam sana muhtaç ilgiye ihtiyacı var. O insanları topluma kazandırmaya çalışmalıyız. O insanı kazanmak için öncelikle onlara yardım edecekler. Tedavi sürecindeki hastalar için maddi durumu kötüyse kampanyalar düzenlenebilir. Toplumun her kısmını bilgilendirmek gerekli. Toplum tedaviden sonra bu insanları kazanarak sosyal hayata ve çalışma hayatına sokmalı. Diyanet bu konuda madde kullanımı ve kullananlarla ilgili hutbe ve vaaz vererek insanları bilinçlendirmesi gerekli. Eğitimciler gibi diyanet görevlileri de insanları bilgilendirmek için çalışmalar yapabilir.” söyleminde bulundu.
Devletin madde bağımlıları için destek olması lazım
Madde bağımlılığı hakkında ciddi çalışmalar yürüten Sosyolog Ziyne Özay sözlerini şöyle noktaladı:
“Parası olmadığı için tedavi olamayan çok insan var ve bu insanlar ya ölecek ya tedavi olacak. Bu insanlara destek olabilmesi için destek verilmesi lazım. Normalde bu tedavi 1 yıldır. Hastanın durumuna göre 5 ay ya da 6 ayda sonlandırabiliyoruz. Tedavinin özel hastanelerde ilk başlangıç ve yatış işlemleri için 3- 4 bin lira gerekli bu sadece başlangıç. Zaten madde kullanan çoğu insanın sigortası yok. Toplumun devlet kurumlarının ve ailelerin madde bağımlılarının tedavisi için bir şeyler yapıp tedavilerini sağlaması gerekli.”