ESRA SARI
Dünya nüfusunun yüzde 5’inden fazlasının işitme engelli bireylerden oluşuyor. İşitme kayıpları, doğumsal ve doğumsal olmayan çeşitli nedenlerden kaynaklanabiliyor. Sonradan bir birey işitme engelli bir birey olabiliyor. İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Pelin Atik ve İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği Başkan Yardımcısı Onur Cantimur, İşitme engellilerin sorunlarını, taleplerini ve isteklerini Ticari Hayat Gazetesi okurları için anlattılar.
Öncelikle, Pelik Atik ve Onur Cantimur kimdir, kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
P. Atik: 1974 İstanbul doğumluyum işitmemi sonradan kaybettim, biyonik kulak ve işitme cihazı kullanıcısı olup sigorta sektöründe çalıştım. 2019 Mayıs ayı itibari ile başkanlık görevini yürütüyorum. Kurucu üyelerinden olduğumuz Engelli Çocuk Hakları Ağı’nın (EÇHA) ve Eğitimde Eşit Haklar Platformunda derneğimizin temsilcisiyim. Aynı zamanda Bakırköy Kent Konseyi Engelli Meclisi Üyesi olup kamu kurumlarının düzenlediği çalıştaylara katıldım. Çeşitli üniversite ve liselerde erişilebilirlik ve işitme kaybı ile ilgili farkındalık seminerleri vermekteyim.
O. Cantimur: 1981 İstanbul doğumluyum. 5 yaşından beri işitme kaybım var. İşitme cihazları kullandıktan sonra çift taraflı biyonik kulak kullanıyorum. Evli ve ikiz çocuk babasıyım. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım bölümü mezunuyum. 2010 yılından beri dernekte gönüllü olarak çalışmakta olup şu an başkan yardımcılığı görevini yürütüyorum. 5 hibe destekli proje yazıp, geliştirdim ve koordinatörlüklerini yaptım. Cenevre Engelli Hakları komitesinde lobi faaliyetleri yapıp Türkiye’deki işitme engellilerin sorunlarını anlattım. Üsküdar Üniversitesi Odyoloji bölümünde engelli hakları dersi verdim.
İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği ne zaman kuruldu, derneğe hakkında bilgi verebilir misiniz?
P. Atik: 2004 yılında işitme engelli çocuğu için sosyal faaliyet arayan velilerin o dönemde Uluslararası Lions kulüplerinde beceri geliştirme komitesi başkanı olan kurucu başkanımız Viki Özromano’ya ulaşmalarıyla derneğimizin temelleri atıldı. İşitme engellilere daha iyi bir gelecek misyonuyla hareket eden derneğimiz alanında önde gelen sivil toplum kuruluşları (STK) arasında yer almaktadır.
İşitme kaybı doğuştan olabildiği gibi, gürültülü ortamda çalışma, yaşlılık, ototoksik ilaç kullanımı ve bazı hastalıklar sonucu da olabilir. Biz bu konuda İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği (İED) olarak farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli zamanlarda liselerde ve üniversitelerde seminerler düzenliyoruz. Katıldığımız çalıştaylarda işitme kaybı ve işitme kaybı yaşayan kişileri normal ve sağlıklı bir yaşama kavuşturabilen koklear implant gibi teknolojik çözümler konusunda kamu spotu yayınlanması için ilgililere sunum yapıyoruz. İnsan hakları atölyeleri düzenleyip Facebook, Instagram ve Twitter gibi sosyal medya mecralarındaki hesaplarımız aracılığı ile işitme engeline dikkat çeken paylaşımlar yaparak halkı bilinçlendirmede üstümüze düşen görevi yerine getiriyoruz.
O. Cantimur: Derneğimiz BM Engelli Hakları Sözleşmesinin tam ve etkin uygulanması için çalışmakta, mevzuatlardan ve uygulamadan kaynaklı sorunların çözülmesi için kampanya, lobi gibi hak temelli faaliyetler yapmaktadır. Ancak diğer STK’lardan ayıran en önemli özellikleri cihazlı, işaret dili vs. ayırmadan kapsayıcı olması, Türkiye’de ilkleri gerçekleştirmesidir. Örnek olarak QR kod ile tercümanla videoya yönlendiren erişilebilir posterler, broşürler, ilk sağır piyanist ve balerin yetiştirilmesi, Türkiye’de ilk kaynaştırma kreşini kurmuş olması sayılabilir.
İşitme kaybı dışarıdan görünmeyen bir engel
Dünya nüfusunun yüzde 5’inden fazlası işitme engelli bireylerden oluşuyor, Türkiye’de işitme engelli bireylerin sayısı her geçen gün artıyor mu? Bu konuya ilişkin neler söylersiniz?
P. Atik: İşitme kaybı dışarıdan görünmeyen bir engeldir. Her işitme engellinin duyma, anlama kapasitesi ve kalitesi farklı olup kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Dışarıdan görünmediği için toplum tarafından farklı algılanan çoğu zaman zekâ engeliyle karıştırılan bir engel türüdür. Toplumun bilinçlendirilmesi son derece önemli olup, şahsi fikrim bu işe okullardan başlanması yönündedir. Toplumda oluşan algı işitme engellilerin her işi yapamayacağı yönündedir, toplum bilinçlendiği zaman işitme engellilerin gerek iş hayatına gerekse sosyal hayata katılımı daha kolay olacaktır.
O. Cantimur: Elbette artıyor. Ancak Türkiye’de güncel veriler ne yazık ki mevcut değil. En detaylı araştırma olan Türkiye Özürlüler Araştırması önceki iktidar tarafından 2002 yılında yapıldı. Bir daha böyle bir araştırma yapılmadı. Bakanlığın baz aldığı en son veriler 2010 Nüfus ve Konut Araştırması’nın üzerinden de 10 yıldan fazla zaman geçti. Güncel araştırmaların neden yapılmadığını, önem verilmediğini anlamıyoruz.
İşitme cihazı kullanmayan işitme engelli bir birey, konuşma bozukluğu sorunu yaşayabilir
Türkiye’de işitme engelli bireyler, yaşamın zorluklarıyla nasıl baş ediyor ya da edebiliyor mu?
P. Atik: Tedavi edilmeyen işitme kaybının başta psikolojik olmak üzere birçok olumsuz etkisi olabilir. İnsanlarla iletişimi koparıp içe kapanan kişi kendini yalnız hisseder. İşitme kaybı yaşayıp cihaz kullanmayan kişilerin ailelerinde ve sosyal çevrelerinde uyum sorunu yaşamaları kaçınılmazdır. İletişim sorunu aynı şekilde normal işiten aile fertleri ve sosyal çevrelerindeki kişiler için de söz konusudur ve zordur. Cihaz kullanmayan kişi bir süre sonra konuşma bozukluğu, unutkanlık, öğrenme güçlüğü gibi sıkıntılarla karşılaşır. Toplumun işitme kaybı ve işitme engeli konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığına çok sık şahit oluyoruz. Kullanılan cihazlara karşı yadırgayıcı bakışlardan rahatsız oluyorlar.
Türkiye’de işitme engelli bireylerin en büyük sorunu istihdam
O. Cantimur: Türkiye’de işitme engelli bireylerin en büyük sorunları istihdam, bilgiye ve tercümana erişim. Kamuya sunulan bilgiler erişilebilir formatta olmuyor. Örneğin pandemi yardımlarına nasıl ve nereden başvuru yapabileceklerine ilişkin tercüman destekli tanıtım filmi yapılmadı. İşitme cihazları, koklear implantlar ve bunların yedek parçaları, piller yurtdışından getirtilen pahalı parçalar, kurların yükselişi bunların fiyatlarını etkiliyor. Firmaların istediği fiyat ile SGK geri ödemelerinin yetersizliği ile oluşan ara fark ve liranın alım gücünün düşmesi kullanıcıların ve aileleri bu ürünlere erişimlerini zorlaştırıyor. Örneğin biyonik kulaklı kızının duyması için kablo isteyen bir babamız bizi arıyor. Babalar Günü’ne denk gelmesi de düşündürücü bir tesadüftü.
İşitme kayıpları, doğumsal ve doğumsal olmayan çeşitli nedenlerden kaynaklanabiliyor. Sonradan bir birey işitme engelli bir birey olabiliyor, toplumda işitme engeli rahatsızlığına karşı bir bilinç var mı ya da oluştu mu? Yoksa işitme engelli hastalığına karşı toplumu nasıl bilinçlendirmeliyiz, dernek olarak ne tür faaliyetler yapıyorsunuz?
P. Atik: Dünyada ve Türkiye’de işitme kaybının çözümü, hafif ve orta kayıplarda işitme cihazı kullanmak, ileri derecedeki kayıplarda koklear implanttır. Ailelerin başvurması gereken yer öncelikle en yakın sağlık kuruluşudur. Aileler bize daha çok, SGK hakları konusunda danışmak, koklear implant ve işitme cihazları hakkında bilgi almak ve çocukların sosyal hayata katılımı için faaliyet arayışı ile başvuruyor. Biz de dernek olarak hak temelli faaliyetlerle kesin ve kalıcı çözümler sunmak için çalışıyoruz. Tabi bu arada sosyal faaliyetlere de önem veriyoruz.
İşitme engeli yaşam kalitesini etkiliyor
O. Cantimur: Toplumda bu konuda bilinç oluştuğunu söyleyemeyiz. Çünkü işitme cihazları halen bir gözlük gibi kabul görmüyor. Özellikle camilerde işitme kaybı olan yaşlı vatandaşlarımız bir test yapalım dendiğinde bu yaştan sonra cihaz neyimize diyorlar. Hâlbuki işitme sağlığı yaşam kalitesini etkileyip Alzheimer hastalığının erken gelmesini önleyecek kadar önemli bir sağlık durumudur.
İşitme kaybı yaşayan bireyler psikolojik olarak içe kapanıyor
Kovid-19 salgını işitme engelli bireylerin sorunlarının artmasına neden oldu mu, bu konuya ilişkin neler söylersiniz?
P. Atik: Bu konuda çocuk, yetişkin ayrımı yapmadan cevap vermek istiyorum. İşitme kaybı yaşayan bireyler psikolojik olarak içe kapanabiliyor, öfke kontrolü sorunu yaşayabiliyor. Bundan dolayı diğer engel grupları ile birlikte işitme kaybı yaşayan bireylerin ayırt edilmeden sosyal hayata katılımı sağlanmalıdır. Bu konuda herkesin üzerine düşen görevler vardır. Çok yüksek sesle konuşmamak, bağırmamak, rencide edici davranışlardan kaçınmak, göz teması kurmak, gerektiğinde işitmeye yardımcı cihaz kullanmak gerekiyor. Öğretmenlerin sınıf içinde FM (frekans modülasyonu) cihazı ve mini mikrofon gibi sesi direkt ses işlemcisine ileten cihazları kullanması öğrencinin dersi takibi açısından çok önemli. Altyazı desteği, görüntülü, yazılı anonslar, palantypist vb. detaylara dikkat etmek gerekiyor.
İşitme engelli bireylerin sorunları salgın sürecinde arttı
O. Cantimur: Sağır ve işitme engelli bireyler dudak okuma desteği alan bireyler. Şeffaf olmayan maskeler dudak okumayı böylece anlamayı güçleştirdi. Uzaktan eğitimde zorlandılar. Çünkü internetin hız kalitesi ve çözünürlük dudak okumayı zorlaştırdı, laptopa takılınca konuşmaların sesini daha iyi anlaşılmasını sağlayan mini mikrofon gibi anlamayı kolaylaştıran yardımcı cihazların sağlanmaması da anlamayı zorlaştırdı. Özellikle istisnaları hep varken tam kapanma dönemi önce sürpriz bir şekilde istisnaları kaldırılan işitme merkezlerinin hizmet verememesi birçok işitme engelli bireyi olumsuz etkiledi, 17 gün boyunca arızalı cihazlarını tamir ettiremediler, yedek parça ve pil alamadılar.
İşitme engelli bireyler cihaz yenilemelerinde geri ödemelerin karşılanmasını istiyor
Siz dernek olarak, İşitme engelli bireylerin sorunlarını biliyorsunuz, işitme engelli bireylerin talepleri nelerdir?
P. Atik: İşitme Engelliler diğer engel grupları gibi ÖTV siz araç alımından faydalanmak, İşitme ve koklear implant cihazlarının yedek parça pil gibi zaruri ihtiyaçlarının SGK kapsamında ara farksız tam olarak ödenmesi, sağır bireyler için tercüman, işitme engelli bireyler için de alt yazı istiyorlar.
O. Cantimur: 40 çocuğumuz beyin sapı implantı ameliyatlarının başlamasını bekliyor. Bu acil bir sorun. Engelli Memur Sınavı olan E- KPSS’de düşük puan alan sağır bireyler bu sınavın ehliyet sınavında olduğu gibi tercüman destekli e-sınav olarak yapılmasını istiyorlar. Hafta sonu karakol gibi acil durumlarda tercümana kolayca erişebilmek istiyorlar. Kullanıcı olan bireyler işitme cihazı ve koklear implant cihaz yenilemelerinde, yedek parçalarda, pillerde geri ödemelerin tamamen karşılanmasını istiyorlar.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
O. Cantimur: Karar vericilerin bizim için alacakları kararlarda bizlere danışmadan karar vermemeleri gerekiyor. Bizlere danışmadan alınan her karar bizleri olumsuz etkileyebiliyor. Türkiye’nin taraf olduğu BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 33. Maddesinde “Taraf Devletler, başta engelliler ve onları temsil eden kuruluşlar olmak üzere sivil toplumun denetim sürecine tam katılımını sağlar.” denmektedir.