SEDA TOLMAÇ
Çocukluk döneminde ortaya çıkan göz hastalıkları, çocuğu, sosyal yaşamdan eğitim hayatına kadar birçok alanda olumsuz yönde etkiliyor. Çocukluk döneminde ortaya çıkan ve tedavi edilmeyen göz hastalıkları, ileriki dönemlerde farklı göz hastalıklarını beraberinde getirirken görme kalitesinin azalmasına, görme kayıplarının yaşanmasına da neden oluyor. Bu nedenle özellikle çocukluk döneminde göz sağlığının ihmal edilmemesi ve düzenli göz muayenelerinin yapılması önem taşıyor.
“Çocukların göz sağlığının 0-16 yaş arasındaki dönemde doğru takip edilmesi gerekiyor”
Çocukların göz sağlığının 0-16 yaş arasındaki dönemde doğru şekilde takip edilmesi gerektiğinden söz eden Dünyagöz Ankara’dan Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Halil İbrahim Altınsoy, “Bebeklik döneminde, okul öncesi dönemde veya okul süresince düzenli göz muayenelerinin yanı sıra göz sağlığının takibi birçok göz hastalığını küçük yaşlarda ortaya çıkarmaktadır. Göz kayması, göz kapağı düşüklüğü, göz yaşarması, göz kapaklarındaki şişlik gibi belirtilerin göz ve göz çevresinde meydana gelmesi durumunda mutlaka uzman bir hekime danışılmalıdır. Bunun yanı sıra ilerleyen yaşla birlikte çocukların hayatına giren teknolojik cihazların kullanımına da dikkat edilmelidir. Bu cihazlara sürekli yakından bakmak miyopi rahatsızlığına davetiye çıkarmaktadır. Bu riski minimuma indirmek için çocukların, dijital ekranların başında geçirdiği zamanın kontrol altında tutulması önemlidir” dedi.
“Bebeklere 4-6 hafta arasında mutlaka göz muayenesi yapılmalı
Prof. Dr. Halil İbrahim Altınsoy, doğumdan sonraki 4-6 hafta arasında bebeklere mutlaka göz muayenesinin yapılması gerektiğini dile getirerek, “Bu dönemde yapılacak muayene erken doğan bebeklerin gözlerinde görülen Prematüre Retinopatisi hastalığının veya genetik rahatsızlıkların tanısını kolaylaştırmaktadır. Bebeklerde 6 ay-1 yaş arasında yapılacak muayeneler ise özellikle şaşılığın tespiti ve tedavisi için önemlidir.1 yaşında gerçekleştirilecek kırma kusuru muayenesi ise göz tembelliklerini net bir şekilde ortaya çıkarmaya yardımcı olmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Son on yılda çocuk göz sağlığında iyi bir kontrol mekanizması var”
Son on yılda, Sağlık Bakanlığının katkılarıyla çocuk göz sağlığında iyi bir kontrol mekanizmasının kurulduğunu belirten Prof. Dr. Altınsoy, “Yeni doğanlar mutlaka kontrol ediliyor. En basit göz testi olan ‘Kırmızı yansıma testi’ ile doğumdan hemen sonra, bebeğin göz kontrollerini yapmak mümkün. Bu test ile göz içi tümörleri, kornea hastalıkları, katarakt tespit edilebiliyor” dedi.
“Doğumsal kataraktlar zamanında ve iyi bir şekilde tedavi edilmedi”
Altınsoy, özellikle çocukluk döneminde katarakt hastalığının erken ve iyi bir şekilde tedavi edilmesinin önemli olduğuna değinerek, “Çocuklarda doğumsal kataraktlar zamanında, iyi bir şekilde tedavi edilirse, çocuğun iyi bir görmeyle hayatına devam edebilmesini sağlar. Burada önemli olan nokta, katarakt tespit edildikten sonra ilk bir hafta içerisinde tedavinin yapılmasıdır. Tedavi süresi, zorunlu hallerde iki aya kadar uzatılabilir. Eğer görme yolunu açıp retinaya, beyne uyarı gönderemezseniz, daha sonra yapılacak tedavilerin görme kalitesine etkisi yok. Görme, yüzde 10-15 düzeyinde kalabilir ve gözlerde genellikle titreme ortaya çıkabilir. Bu nedenle erken tanı ve mümkün olduğunca en kısa sürede tedavi oldukça önemli” ifadelerini kullandı.
Miyopi, hipermetropi, astigmat…
Çocuklarda en sık görülen göz rahatsızlıklarının miyopi, hipermetropi, astigmat, şaşılık, göz tembelliği ve renk körlüğü olduğunu dile getiren Altınsoy, bu göz rahatsızlıkları hakkında şu bilgileri verdi: “Gözün önden arkaya olan çapının uzaması veya göz merceğinin ışığı fazlasıyla yansıtması, miyopa yol açabilir. Uzaktaki cisimleri net olarak göremeyen kişilerde görülen miyopi, 0-6 yaş arasındaki çocukların yüzde 4’ünde gözlemlenirken, 5-17 yaş arasında görülme oranı yüzde 9’dur. Gözlük ve lens kullanımının yanı sıra ilerleyen dönemlerde gözlerin uygun görülmesi halinde lazer ile tedavi edilebilir. Halk arasında yakını görememe hastalığı olarak bilinen bir başka kırma kusuru olan hipermetropi ise, gözün önden arkaya olan çapının daralması ile oluşur. Doğuştan oluşabilen hipermetropi, 0-6 yaş arasındaki çocukların yüzde 21’inde görülürken, 5-17 yaş arasında görülme oranı yüzde 13’tür. Gözlük ve lens kullanımının yanı sıra ilerleyen dönemlerde gözlerin uygun görülmesi halinde lazer ile tedavi edilebilir. Kırma kusurları arasında çocuklarda en sık görülen rahatsızlık olan astigmat ise, göze gelen ışınların tek bir noktada kesişmemesi ile oluşur. Göz küresindeki uyumsuz eğrilerin sebep olduğu astigmatta görüntü bulanıklaşır. Miyopi ve hipermetropi hastalarında gözlemlenen astigmat, 0-6 yaş arasındaki çocuklarda görülme oranı yüzde 15 ile 28’i arasındadır. Gözlük ve kontakt lens kullanımı ile kontrol altına alınabilen astigmat, ilerleyen yıllarda operasyon ile tedavi edilebilir.”
“Şaşılık ihmal edilirse görme kaybına neden olabilir”
Altınsoy, çocuklarda sık görülen şaşılığın ise, ileriki dönemlerde görme kaybına varabilecek ciddi sonuçlar ortaya çıkardığını söyledi.
“Şaşılık, 0-6 yaş arasındaki çocukların yüzde 3’ünde görülür” diyen Altınsoy, “Tedavi başarısı için, erken başlamak büyük önem taşır. Herhangi bir kırma kusuru olan hastalarda 18 yaşına kadar gözlüğe devam edilmesi tavsiye edilir. Sadece bir gözde oluşan şaşılıklarda ise kapatma tedavisi uygulanır” dedi.
“Göz tembelliği tespitinin 7 yaşın altında konulması önem taşıyor”
Göz tembelliğinin çok fazla dikkati çekmeyen bir rahatsızlıkmış gibi algılanabildiğini söyleyen Altınsoy, “Gözlerde veya göz sinirlerinde herhangi bir yapısal problem bulunmamasına rağmen, bir gözün diğerine göre oranla veya her iki gözün düşük görme kapasitesine sahip olması sebebiyle oluşan göz tembelliği, 0-6 yaş arasındaki çocukların yüzde 3’ünde görülür. Şaşılık, kırma kusurları, doğuştan katarakt, korneal leke veya göz kapağı düşüklüğü sebebiyle oluşabilen göz tembelliği teşhisinin özellikle 7 yaşın altında konulması önem taşıyor. Sık göz kırpma, sıklıkla ovalama, dijital ekranlara bakarken başı bir yana eğme veya yazıları parmakla takip etme, göz tembelliğinin habercisi olabilir. Göz tembelliği, gözlük ve kapama tedavileri ile kontrol altına alınabiliyor. Göz Tembelliği, çok fazla dikkati çekmeyen bir rahatsızlıkmış gibi algılanabilir ama biraz daha derine baktığınızda çocuğun ileriki yaşamını birçok yönden olumsuz etkileyen bir rahatsızlık. Tedavi edilmeyen göz tembelliği, çocuğun gerek meslek hayatında gerekse sosyal yaşamını etkileyecektir. Bu nedenle göz tembelliğinin tespiti ve tedavisi çocuğun erken döneminde yapılırsa, çocuğun ileriki dönemlerde hayat kalitesi de artar” şeklinde konuştu.