OĞUZHAN SARI
Türkiye Bilişim Derneği tarafından düzenlenen ‘4.Siber Güvenlik Ekosistemin Geliştirilmesi Zirvesi’nde konuşan, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Betül Ulukol, dijital uygulamaların çocuklar üzerindeki etkisine dikkat çekti.
Dijital oyunların, çocukların elinin altında olduğunu ve onları siber güvenlik açığı doğurabilecek noktada etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Ulukol, “Mesajlaşma programları, sohbet programları, sosyal medya etkinlikleri biraz daha ileri yaşların kullandığı programlar. ‘Çocuk’ deyince çocuğun işi aslında oyun oynamak. Oyun oynamak dediğinizde de şu anda çocukların doğduğu dünyanın ürünü olan dijital oyunlar var.”dedi.
Teknolojinin içine doğan çocuklar riskleri daha güçlü değerlendiriyorlar
Prof. Dr. Ulukol, teknolojiye doğan çocukların risk algısının yetişkinlere göre daha farklı olduğunu belirterek “Çocuklar bu işe daha farklı bakıyorlar. Günlük hayatta evde, sokakta istismara uğrayan çocukların sayısı ile internet üzerinden ya da online oyunlar üzerinden kaynaklanan istismar olgularının sıklığı çok daha büyük bir parçayı oluşturmuyor. Aslında daha fazla olması gerektiğini düşünüyoruz ama öyle değil. Onlar teknolojinin içine doğdukları için riski daha güçlü olarak değerlendiriyorlar. Bu anlamda bizden daha güçlüler. Teknolojiyi bizden daha iyi biliyorlar.” ifadelerini kullandı.
Teknolojik ürün kullanırken ve geliştirirken ahlaki boyutun ön planda olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ulukol, şunları kaydetti:
“Bir başka nokta var ki bunu da gözden kaçırmamamız gerekiyor. Biz de ahlakın ve etiğin ustası olmak zorundayız. Çünkü ahlak ve etik doğuştan edinilmiş kavramlar değil. Bunlar yaşamda edindiğimiz bilgiler ve doğrular doğrultusunda geliştirdiğimiz şeyler. Biz teknik aletleri, teknolojiyi ya da bütün bilişim sistemlerini nasıl düzgün kullanabiliriz, nasıl bir başkasına zarar vermeden, bir başkasının hakkını yemeden, kendi sorumluluklarımızı bilerek nasıl kullanabiliriz. Program üretirken, bu programları yalnızca cebimizi ve gücümüzü düşünerek değil gerçek anlamda ihtiyacı olana yardım etmek amacıyla nasıl kullanabiliriz. Eğer bir oyun yaptıysak, buradaki amacın milyonlarımıza milyon katmak değil makul bir kazanç çerçevesinde, bir noktasında da insanlığa yardım amacının olduğunu düşünerek davranıyor olmamız gerekir ki, biz çocuklarımıza iyi örnek olabilelim. Yoksa herhangi bir teknolojik faaliyeti, yapıyı ya da programı çocuğuma kullanmayı öğretmem ya da ‘bu zararlı bir şeydir bundan uzak dur’ diyerek kısıtlamak mümkün değil.”
Bilim ahlakının çocuklara aktarılabilecek boyutlara gelmesi lazım
Prof. Dr Ulukol, bilim ahlakının çocuklara aktarılabilecek boyutlara gelmesi gerektiğini belirterek “Yerli ve milli tanımı içerisinde kendimize ait üretimlerin desteklenmesi, geliştirilmesi elbette şart ama bunun ötesinde hem bilim ahlakının hem meslek ahlakının günlük yaşamda çocuklara aktarabilecek boyutlara gelmesi lazım. Bizim çocuklar için yapabileceğimiz en büyük katkı bu olur. Dünyanın geleceğini düşünüyorsak bunu öncelememiz gerekiyor.”dedi.
Aile sevgisinden uzak çocuklar, dijital oyunların daha çok etkisi altında kalıyor
Çocuklara zarar veren, ölümüne yol açan uygulamaların aile ilgisinden uzak kalan çocukları daha çok etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Ulukol, “Çocuğa zarar veren, çocukların ölümüne yol açan programlarda işin aslı bunlar, anne ve babası ile muhabbet halinde, keyif içerisinde birlikte zaman geçiren çocuklara zarar veren uygulamalar değil. Bu uygulamalar, evinde anne ve babadan uzak kalan, anne ve baba sevgisi şefkati göremeyen çocukların oynadığı oyunlar oldular. Eğer bizler erişkin olarak çocukluklarımızı bu anlamda koruyabilseydik, istediğiniz kadar mavi balina çıkarın, bir şey fark etmez. Biz bunu yapamıyoruz. Bunu yapma gayreti içerisinde olmalıyız.” ifadelerini kullandı.